Bakış Açısı
Mevcut konjoktürde, anlaşılır, net yaşanabilir bir islamiyetin Türkiye'de uygulanabiliyor olması, islami hareketi kabullenemeyen emperyalist terör mihraklarının amaçlarını sekteye uğratmaktadır.
İslam dinine, bütün gönlü ve ruhuyla bağlı olan Osmanlı sultanlarının özellikle devlet yönetme noktasında kendi kanunlarını geleneksel milli kültür kaynaklı töre refleksleri ile almaları, Türk-İslam devlet geleneğini Arap-İslam devlet geleneğinden ayırmakla kalmamış, bir Türk Müslümanlığı yorumunu da ortaya çıkarmıştır.
Türkiye, İslam sancaktarlığını yaptığı sürece, emperyalist terörün eksik olmayacağı anlaşılmaktadır. Ülkemizdeki teknolojik-ekonomik az gelişmişliği fırsat bilen emperyalist teröristler, kendilerini kamufle edebilmek ve başlangıçta hızlı yol alabilmek için alfabedeki birçok harfleri kullanarak değişik isimler altında, hedef saptırarak, illegal faaliyet yürütme gayreti göstermektedirler.
Hiç bir terör örgütünün devlet veya devletler desteğini almaksızın faaliyetini kesintisiz sürdürmesi mümkün değildir. Bunlara doğrudan emperyalist terör deyimini kullanmak daha gerçekci ve yerinde bir isim tanımlaması ve açık adres olacaktır. Ülkemizde yapılan misyonerlik faaliyetlerinden anlaşılacağı üzere, emperyal devletlerin eskiden olduğu gibi halen aynı amaç ve emelleri dorultusunda, hac ve hilal kapışmasının gizli devlet politikaları olduğu gerçeğidir.
Terör destekçisi emperyalist devletler, uluslararası arenada, vuku bulan terör faaliyetlerinin izahını veremediklerinden, sıkıştıkları durumlarda bölge sorunlarını çözüme kavuşturmak bahanesiyle, timsah göz yaşları dökerek, medyatik reklam amaçlı ve dünya milletlerine sempatik gözükmek için, ülkeler arasında diplomatik ve liderler düzeyinde görüşme yaparak göstermelik, bir dizi mağduriyet giderici, iyileştirici, yazılı anlaşmalar yapmaktanda geri kalmıyorlar. Ancak bu yazılı anlaşmalarında geçerliliğinin tartışmalı hale getirip, aba altından sopa göstererek yine bildiklerini yapmaktan geri kalmadıklar gibi, tek taraflı olarak, anlaşma tanımaz açıklamasını yapabilmektedirler. Bu durumda, devletler arası yapılan anlaşmalarında artık bir güvenirliğinin olmadığı da ortaya çıkmış olmaktadır.
Dünyada devletler arası yapılan siyasi veya ticari anlaşmaların güvenirliğinin tartışmalı hale geldiği günümüzde, ikili ilişkilerde, kimlerin güvenilir, güvenilmez, olduğu kararı verilememektedir. Zamandan tasarruf için kullanılmakta olan sanal iletişim, yalancı teknoloji hastalığını beraberinde getirmiş olmakla birlikte, gerçekçi söylemleri yok etmekte ve iletişim güvenirliğinin tartışmalı hal aldığını ve etkili bir iletişim kurabilmek için fiziki temasın önem arz etmekte olduğu ortaya çıkmaktadır.
Hepimiz hayattan dersler çıkartıyor, belli sonuçlara varıyoruz, bazı şeylerin tekrar tekrar kafamıza vurması gerekiyor ama eninde sonunda öğreniyoruz.
Esen kalın değerli okuyucular........
İsmail KALAL
Başlık | Kategori | Yayın Tarihi |
---|---|---|
Milli Yol | Yaşam | 02.02.2021 |
Bölünmüş Çember | Politika | 16.09.2020 |
Yaşam Tarzının -Eksi ve +Artısı | Yaşam | 14.08.2020 |
Vay Canım Ülkem Vay !!!! | Politika | 26.05.2020 |
Saldırılar Devam Ediyor | Politika | 09.03.2020 |
Başlık | Kategori | Yayın Tarihi |
---|---|---|
Avrupalılar Siz Sömürdünüz Biz Yönettik | Politika | 19.02.2021 |
İSTİKBAL GÖKLERDEDİR | Politika | 12.02.2021 |
Türk Birliği | Politika | 25.01.2021 |
Güvenir Halim Kalmadı | Politika | 29.12.2020 |
KKTC SECİMLERİ ÜZERİNE | Politika | 26.10.2020 |
Bu yazıya ilk yorumu siz yazın.