Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş
Anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş? (1)
Aralık ayının on birinde bu dünyadan ayrılan Nihal Atsız’ın vefatının üzerinden otuz beş yıl geçti. Geçen otuz beş yılda Atsız’ın manevi kudreti etrafında toplanan Türkçülerin sayısı giderek artmaktadır. Atsız’ın belki yaşarken gördüğü ilgiden dahi daha fazla olan bu ilginin nedenleri nelerdir?
Atsız’ın, Ziya Gökalp’tan ve Yusuf Akçura’dan devraldığı Türkçülük düşüncesini sistemleştirdiği, kurallarını koyduğu; bugün makalelerini okuyan herkesin çıkarabileceği bir gerçekliktir. Türkçülük uğruna lağım suyu akan yerlere kapatılan, sırf milletini sevdiği için “Alman ajanı”, “darbeci” suçlamalarına maruz kalan Atsız, yine de bildiği yoldan dönmemiş ve Türkçü ve Turancı olduğunu mahkeme karşısında da dile getirmiştir.
O dönem yargılanan isimlerin savunmaları okunduğunda bir kısım zevatların “aslını inkâr ettiği”; yani dava öncesine kadar ırkçı ve Turancı olduğunu söylemesine rağmen savcı Kazım Alöç’ün karşısında ters istikamette ifade verdiği görülebilir.
Bu kişilerin bugün dahi adının Atsız’la birlikte anılması, hak ettiğinden fazla değer gördüğü anlamına gelir. Ne yazık ki bu değer verilmesine ön ayak olan kişiler kendilerine milliyetçi etiketini vurabilmişlerdir.
Atsız’ın vefatından sonra gönüllerde “hoş bir seda” olarak kalmaya yüz tutan Türkçülük ve Atsız düşüncesi, son yıllarda yükselen milliyetçilik sayesinde yeniden hatırlanmış ve hak ettiği yere yavaş yavaş gelmeye başlamıştır.
Elbette hak ettiği yer günümüzdeki konumu değildir. Türkçülük düşüncesinin gelişmesi ve yükselmesi, Atsız’ın yolunu açtığı ve sistemleştirdiği düşüncenin yeni kollarının oluşturulması ve günümüz sorunlarına da adapte edilmesi her Türk’ün görevidir.
Atsız ancak böyle anılabilir. Ardından gözyaşı dökmek Ruh Adam’ın ruhunu rahatlatamayacaktır.
Bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim:
Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim.
Dünya denen mezellete dalsın her isteyen;
Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim.
Herkese bir özleyişle yaşar... Ben de öylece
Altayların ve Tanrıdağın çevresindeyim
Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara
Son menzilin hüzün dolu kâşanesindeyim.
Artık veda zamanına pek fazla kalmadı;
Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim... (2)
Nihal Atsız – Selam
Nihal Atsız – Sona Doğru
Başlık | Kategori | Yayın Tarihi |
---|---|---|
Atsız Bey'in İlk Eşi Mehpare Hanım Kimdir? | Tarih | 23.04.2014 |
Otorite | Politika | 09.02.2014 |
Atsız'ın 9 Mayıs Savunmasının Haklılığı | Tarih | 12.01.2014 |
Atsız'ın Basılmamış Eserleri Hakkında | Tarih | 11.12.2013 |
Necip Fazıl'ın Kanuni Hakkındaki Düşünceleri | Tarih | 16.09.2012 |
Başlık | Kategori | Yayın Tarihi |
---|---|---|
Avrupalılar Siz Sömürdünüz Biz Yönettik | Politika | 19.02.2021 |
İSTİKBAL GÖKLERDEDİR | Politika | 12.02.2021 |
Türk Birliği | Politika | 25.01.2021 |
Güvenir Halim Kalmadı | Politika | 29.12.2020 |
KKTC SECİMLERİ ÜZERİNE | Politika | 26.10.2020 |
Bu yazıya ilk yorumu siz yazın.