Yazarport
Kayıt ol Üye girişi
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Kategoriler
  • Kurallar
  • İletişim
Yazarport - Karmaşık Fidan
Karmaşık Fidan

Senaryodan Film Okumak İster misiniz?

05.12.2019 Genel

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

TRANS ERKEK MODELLİK YARIŞMASI YASAKLANMALI

05.12.2019 Felsefe

Yazarport - Filiz ÖZMEN
Filiz ÖZMEN

Uzak Durulması Gereken İnsanlar

04.12.2019 Anı

Yazarport - Yüksel Yılmaz
Yüksel Yılmaz

GERÇEĞİN TEŞHİSİ (5)

04.12.2019 Felsefe

Yazarport - TAHİR ÇALGÜNER
TAHİR ÇALGÜNER

Doğu Akdenizdeki Sondaj Gemimizin Teknik komutanı kim ?!!...

04.12.2019 Politika

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

LAİKLİĞİN KÖKENİ OLARAK İSLAMİYET SAVIM

04.12.2019 Felsefe

Yazarport - MURAT BARIŞ ÇETİN
MURAT BARIŞ ÇETİN

Terör 7

03.12.2019 Politika

Yazarport - Filiz ÖZMEN
Filiz ÖZMEN

Gülelim

03.12.2019 Anı

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

BİKİNİ VE KAS İLE CESUR VE ÖZGÜR MÜ OLACAKSIN

03.12.2019 Şiir

  • Çok okunan yazılar
  • En beğenilen yazılar
Yazarport - TAHİR ÇALGÜNER
TAHİR ÇALGÜNER

ANKARA CHP İL BAŞKANI SEÇİMLERİNDE İBRE YALÇINKAYA...

ANKARA CHP İL BAŞKANI SEÇİMLERİNDE İBRE YALÇINKAYA'DAN YANA..

Bir taraftan ismi sanı duyulmamış 10 Aralık Siyasi grubu kontenjanından  ve Oğuz Kaan Salıcı'nın arkadaşı Ali Hikmet AKILLI diye biri ve yanında Toy bir avukat partili olan Umut AKDOĞAN Ankara İl başkanı olabilmek için kulis yapıyorlar diyen Tahir Çalgüner; İstanbul CHP il başkanı olan hanımefendinin  İstanbul il başkanı olma sürecini ! çok iyi bilen Ankara parti tabanı, bu sefer Oğuz Kaan Salıcı ekibine pirim vermeyecektir dedi.

Diğer aday Ayhan Yalçınkaya ise eski gençlik kolları üyesi olması ve partililiği diğer iki adaya göre daha sağlam ve ideolojik donanımı daha fazla olması nedeniyle şansı çok fazla diyen  Çalgüner; Ankara İl başkanlığı seçimi  İstanbul'a benzemez. Atatürkçü partililer Ayhan Yalçınkaya'yı yalnız bırakmayacaktır dedi. 

10 ARALIK İSTANBUL ekibinin ANKARA'da şansı yok. Ancak Atatürk'ün Ankara'ya gelişi olan "27 ARALIK"  tarihini ve anlamını  ANKARALI çok iyi bilir dedi.

 

 

 

 

30.11.2019 Okunma sayısı: 63 Politika

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AŞI DÜŞMANLIĞI AŞI DÜŞMANLARININ KIZILDENİZ'İ...

Kızıldeniz yani Mose'nin(Musa'nın) düşmanı olan firavunun ordusunu yutan Kızıldeniz.

Aşı olmamak özgürlük değil deliliktir; hele ki bebeklere, çocuklara zorunlu aşıları yaptırmamak zırdeliliktir çünkü özgürlük demek bilime göre doğru şeylerin yapılması demektir ve aşı da bilimdir ancak zaten 'Önce ilim(bilim)' diyen Atatürk düşmanlığından akıllı, bilimsel, mantıklı olmayı beklemek de boşunadır.

Chp'li doktor milletvekili Servet Ünsal diyor ki 'Hastalıklardan korunmak için başvurulan güvenli ve etkili bir yöntem olan aşıya karşı tereddütler, tehdit unsuru haline geldi. Chp Ankara milletvekili Servet Ünsal konu hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Chp'li vekil, 'Türkiye de giderek yükselen aşı karşıtlığı var. Grip aşısında alüminyum olduğu ve bunun Alzheimer'a neden olduğu iddia ediliyor. Bu aşının içinde alüminyum yok. Aşılardaki cıvanın da çocuklarda otizme yol açtığı öne sürülüyor. Aşıdaki zararlı olmayan etil cıvadır. Otizmle de ilgisi yoktur'. Dr Ünsal '2003'te aşıyı reddeden aile sayısı 189 iken bu sayı 2016 yılında 12 bine, 2017'de de 23 bine yükseldi. Eğer bu sayı 50 bini geçerse yılda 10 bin çocuğumuzun ölecek, bu tehlikeyi gözardı edemeyiz' dedi.

Aşı düşmanlığı adlı cehalet gerçekte Müslümanlara özelde Yehova şahitliği'nin, genelde ise Siyonizımın(Siyonizmin) zekice bir tuzağıdır. Bilenler bilir ki Yehova şahidleri ameliyat bile olmazlar, kan nakili(nakli) bile yaptırmazlar kendilerine; gerçekte ise bu hal genelde Yahudi olmayanları, özelde ise Müslümanları yok etmek için düzenlenmiş bir tuzaktır. Ülkemiz açısından daha özel hal ise Atatürk, demokrasi, laiklik düşmanılarının(düşmanlarının) Müslümanları bile yok etmek pahasına da olsa Türkiye'yi yok etmek etkinliklerinin bir parçasıdır.

Yani aşı düşmanlığı genelde Yahudi olmayan dünyaya, özelde ise Müslüman dünyaya, daha özelde ise Türkiye'ye atılmış, görünmez, sinsi bir atom bombası gibidir.

Aşı düşmanlığı bu tuzağı yaratanlar açısından zekice bir hile iken, bu tuzağa düşmek açısından ise zeka ya da akıl geriliğidir.

Dini tanımlayan Din hadisileri der ki 'Din ilimdir(bilimdir), ilim(bilim) yoksa din de olmaz, ilim(bilim) dinde de olsa gidip öğrenin'. Aşı ise bilimin ürünüdür, bilimdir; aşının zorunluluğu tartışılamaz bile.

Aşı düşmanlığı Türkiye, Atatürk, demokrasi, laiklik, evrim düşmanıları(düşmanları) açısından gerçekte 'Avagiderkenavolmak(Ava giderken av olmak) hali yaratacaktır çünkü Atatürkçüler ve evrimciler aşılarını olacaklar, aşıları çocuklarına yaptıracaklar ve hayatta kalıp varlıklarını çoğalarak sürdürecekler ancak Türkiye'yi yok etmek isteyen Atatürk düşmanıları açı olmadıkları ve çocuklarını aşılatmadıkları için gelecek soylarına kadar yok olacaklardır yani aşı düşmanlığı ava gidenleri avlayacak, Firavun'un ordusunun üzerine kapanıp Firavun'un ordusunu yok eden Kızıldeniz gibi aşı düşmanlarını, Atatürk düşmanlarını, demokrasi düşmanlarını, laiklik düşmanlarını yok edecektir; yani kendi düşmanlıklarının kurbanları olacaklardır, ve bunun acısını da ne yazık ki bebekleri, çocukları da çekecektir.

Gerçekte ise bebeklere ve çocuklara zorunlu aşıları zorunlu olmaktan çıkarıp annenin, bananın keyifine bağlamak Siyonizıma hizmettir. Böylece bu kararı alanların da kimlere hizmet ettikleri anlaşılmış olur çünkü 21. yüzyıl gibi bilim, teknoloji, üniversite dolu bir çağda aşıyı keyife bağlamak 'Dünya düze ve dönmüyor' demek ile eş anlamlı bir durumdadır.

Yani Atatürkçülüğün, demokrasinin, laikliğin, bilimselliğin kötülüğüne olarak düşünülmüş olan aşı düşmanlığı gerçekte Atatürkçülüğün, demokrasinin, laikliğin, bilimselliğin hayrına, bunların düşmanlarının ise zararına yol açacaktır.

Yani insanın vicdanı elvermese(el vermese) 'Bırakın bu bilim, akıl, mantık, Atatürk, demokrasi, laiklik düşmanları aşı olmasınlar, gebersinler, soyları tükensin' diyesi geliyor. Bunlara iyilik de yaranamaz öylesine kötü bir ruha sahipler oysa Muhammed de 'İlim(Bilim) Çin'de de olsa gidip öğrenin' diyor.

İslam dünyası zaten genelde, dini tanımlayan Din hadisileri'ne, özelde ise bilime sırtçevirdiği için geri durumda.

Bence; aşı düşmanlığı vatana ihanet suçu sayılmalıdır, ve bu kararı çıkaranlar vatana ihanet suçundan ceza almalıdır çünkü millet olmazsa vatanın da anlamı olmaz; ve Türk milleti'ni yok etmeye çalışmak da, Türk milleti'nin yok olmasına neden olacak şeyler yapmak da vatana ihanet suçudur ki termik santrallere(santrallara) filtre takılmayıp halkın sağlığının tehlikeye atılması da, sağlığa zararlı gıdalar üretmek-satmak da bu nedenle vatana ihanet suçunun işlenmesidir. Millet olmazsa ya da millet hasta, özürlü(sakat) olursa vatanı kim savunacak?


Necdet Gürçiftçi
Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge
İnternette yayınlandığı zaman: 30.11.19/22.00

30.11.2019 Okunma sayısı: 49 Felsefe

Yazarport - TAHİR ÇALGÜNER
TAHİR ÇALGÜNER

Doğu Akdenizdeki Sondaj Gemimizin Teknik komutanı...

Doğu Akdenizdeki  Sondaj Gemimizin Teknik Komutanı kim ?!!

Doğu Akdeniz sondaj gemilerimiz bir süredir Akdeniz açıklarında doğalgaz arıyor. Doğalgaz havzası olan bu enerji vahasının durumu; adaların jeopolitik durumu ve akdenizin güvenliği ile de yakından ilgili. Akdeniz'de ülkemiz için hayati öneme sahip. Ekonomimizi düzlüğe çıkarabilecek büyüklükte olan ve Doğu Akdeniz havzasında yürütülmekte olan doğal gaz arama faaliyetlerinde bir programsızlık ve başıbozukluk var gibi.

Edinilen bilgiye göre; Arama faaliyetlerinden sorumlu beş adet mühendis istifa edip Katar'da bir firmada çalışmaya başlamış. Sondajın başına da bir Amerikalı (Teksas'lı) gayri milli bir sorumlu getirilmiş. Milli olması gereken,elde edilen sismik verilerin, yeraltı formasyon bilgilerinin, ve diğer pek çok teknik verinin devlet sırrı olarak saklanması gerektiği bir milli projenin başına nasıl olur da Amerikalı bir mühendis getirilir? TPAO ile OTC adlı petrol firması arasında da böyle kritik bir aşamada, Akdeniz'de doğalgaz arama faaliyetleri sürerken geliştirilen ilişkinin boyutu ve mahiyeti nedir? OTC firması için Tuzla'da bina yaptırılıp bedeli olan 10 milyon TL'yi Türkiye kendi kasasından ödeyip, mülkiyetini de OTC'ye vereceklermiş.

Bu OTC'nin menşei, faaliyet alanları,Türkiye'den aldığı bu imtiyazların gerekçeleri ve bu iddiaların doğruluğu araştırılıp kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmiyor mu?

Böylesine Milli bir proje gemisinde çalışacak nice Türk  Baş Mühendislerimiz  yok mudur bu ülkede?

Tahir Çalgüner 

04.12.2019 Okunma sayısı: 41 Politika

Yazarport - Yüksel Yılmaz
Yüksel Yılmaz

GERÇEĞİN TEŞHİSİ (5)

Öyleyse bir düşünün; insanın "pat" diye inanmaya başlaması mümkün mü? İlkel çağlardan gelip kendi kendimize bir tanrı yaratmamız mümkün mü? Neden inanma ihtiyacı hissedeyim? Diyorlar ki, "işte insanlar yıldırımdan korktular, şimşekten korktular, bir şeylere inanma ve sığınma ihtiyacı hissettiler." Bu yanıtı veren bizi anlamıyordur. Neden hisseder? Bu his onda "nasıl" değil, bunu merak bile etmiyorum; "niçin" oluşur? Bunu soruyorum... Hayatta tanrı inancı olmayan binlerce insan var. Bu korku öyle elimizde olmadan bir tanrı inancına götürüyor olsaydı tanrı inancından vaz geçmek elimizde olmazdı. Hatta yeryüzünde tek bir ateistin varlığı bile imkansız olurdu.

Şu halde "inanmak" duygusal olarak bizde vardı ama "tanrıya inanmak" sonraki bir müdahaleyi gerektirir. Yani Allah müdahil oldu. İnsanın akıl melekesini kullanmasıyla algı kapasitesi kemale erince kendi varlığını fark ettirdi. Bu fark edişle onları sorumlu tuttu. O çağa uygun ilahi ilkelerle onları terbiye ederek asayiş sağladı. İnsanın başka türlü tanrının varlığından emin olması mümkün değildi. Aksi halde Tanrı hissedilen ama emin olunamayan bir sanrı olurdu. İlk inanmak demeyelim ama "ilk şüphesiz iman" işte böyle söz konusu oldu. Tıpkı evrenin yaratılması gibi insanın yaratılması da işte aşkın bir güç olan mutlak Yaratıcıyla aşamalı gerçekleşti. 

Varlığa bakarak onların varlığına inanan insan, var edicinin müdahil olmasıyla iman etti. İman onları düzene soktu. 

Gerçek, Allah'ın çeşitli olabilen ayetleridir. Nahl suresi ne kadar ayetse, doğadaki bir arı da, çiçek de, dağ da, bayır da o kadar ayettirler. Kuran ayetlerine baktığınızda mesajları doğru algıladığınız nispette gerçeği elde edersiniz. Bilim adamları doğada yaptıkları araştırmalarda delillendirdikleri ölçüde gerçeği keşfederler. Sadece mutlak gerçeğin kısmı olmaz ve batıl mutlak gerçeğe karışamaz. Fakat mutlak gerçeğin dışında bir şey gerçek de olsa batılla karıştırılabilir yahut gerçeğe batıl karıştırılabilir hatta batıl olan bir şey gerçek sanılabilir. Ancak gerçeğe batılın veya batıla gerçeğin karışması batıla gerçek demekten daha tehlikeldir. Çünkü iyi niyetlileri de fitnenin içine çeker. Düşünsenize, Allah terbiye ve asayiş için vahyedecek ama sen müdahil olacaksın... Bu hurafeciler aklını iyi işletenleri kandıramazlar. Ancak kendilerini ve kendilerini kandıranları kandırabilirler.

Gerçek içinde batıl bulundurmaz; fakat dışarıdan bir müdahaleyle batıl katılırsa batılın varlığı orada sırıtır. Fakat bunu metodolojik yaklaşan basiret sahipleri görebilirler. Batıl içinde bir takım gerçekleri barındırabilir. Aksi takdirde talep göremez. Fakat basiretliler için bu da bir şey ifade etmez. Şeytanlık kaç şekle girerse girsin mümin kullara zarar veremez.

Allah mahlukata benzemez. O hiçbir şeye benzemez. O benzeri olmayandır. Fakat mahlukat az ya da çok birbirine benzer. Bütün mahlukatın illiyeti ve benzerliği tek bir Yaratıcının elinden çıkması nedeniyledir. Yani veya çünkü Yaratıcı tektir. Zaman, mekan, cansız ve canlı her şey az ya da çok ortak özellikler içerirler.

Manevi bir evrenin olduğu da kesindir. İnsanı etkileyen maddi melekeler olduğu gibi manevi melekelerin olduğu da açıktır. Melekler şimşek çakarlar, melekler göğü gürletirler; melekler bu gürültüyü bize işittirirler; yine melekler korkumuzu devreye sokarak bizi ürkütürler. Meleke sahibi her şey derhal devreye girer. Gözlerimiz Allah'a ve insanlara hizmet eden bu meleklerin bir kısmını görebilir ama bir kısmını göremez. Meleke sahibi her şey birer melektir. 

Allah'ı biyolojik gözlerle görmek isteyen mahlukatına bakmalıdır. Onu adeta bir mahluk gibi görmek isteyen onun ezeli, ebedi, sonsuz ve sınırsız olduğunu hatırlayarak ne istediğini bilmelidir. Sunnetullaha uygun şekilde istemelidir. Allah saçma taleplere cevap vermez. Yine Allah magazincilerin idraklerine kapalıdır. Allah'ın aşkın varlığı mahlukata koyduğumuz beşeri ölçülerle anlaşılamaz. Onun ebediliği ezeliliğinin, ezeliliği de ebediliğinin işaretidir. 

Allah'ın dilemesi de emretmesi de ihtiyaçsızlığına rağmen söz konusudur. Her şeyin ihtiyaç duyduğu bir ilah olarak O hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. Zaten Onun hiçbir şeye ihtiyaç duymamasının karşılığı, yaratılan her şeyin Ona muhtaç olmasıdır. Bu yüzden biz kullarından Allah'ın talep etmesi bizler için burada anlatılamayacak kadar büyük bir şereftir. Hele Onu razı etmek var ya bizim için haysiyettir; onurdur; namustur.
 

Not: Bu yazım gazetede yayınlanmamış olup benden sadece spor konusunda yazmam istendiği için ve ben de bu konularda diğer yazarlardan daha yetersiz olmadığıma olan bir inanca sahip olduğum için bana iletilen yeni teklifi kabul etmedim. Böylece birkaç yıldır yazdığım Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi ile ilişiğim kesilmiştir. Saygıdeğer Bizim Yaka Kocaeli ailesine en samimi duygularımla başarılar dilerim...

04.12.2019 Okunma sayısı: 41 Felsefe

Yazarport - Ümit Sönmez
Ümit Sönmez

İşin aslı öyle değil- Defol ALEXİ ! 

 

Ttnet'ten başlayalım... Benim kullandığım tarife en uygun tarife. 
Yıllardır kullanıyorum...fakat şu son 2-3 ayda sürekli sorun yaşıyorum. Düzelttik diyorlar...düzelir gibi oluyor...
Sonra yavaşlayıp tekrar gidiyor..
İşin aslı şu: benim kullandığım tarifeden kullanan kişiler fazla... onları yavaş yavaş soğutup daha kazık tariflere geçirmek... vaya bizleri abonelikten ayırıp
yeni tarifelere yer açmak. Daha karlı olur bu çünkü. Ve ttnet'in en iyi hizmeti faturayı zamanında ödetmek. 

Didim... Geçen değil onda önceki yaz... Oteller bölgesinde sahildeyiz. Neyse ayrıldık. YOla çıktık. Yanımdaki -sonradan ALagavat olduğunu öğrendiğim-
kişi Teyyo Ahmet- kod adı koşan Guguk Kuşu- arkadaşları ona aç koşan guguk kuşu da derler- bak şurada çoğu kadın okey oynanan yeri görüyor musun dedi.
Evet görüyorum dedim. Orası aslında gizli genelev dedi. Okey oynanan yermiş gibi gözüküp karı satın alabiliyorsunuz.
Sonraki ayların birinde Didim'de bir fuhuş operasyonu yapıldı. Dedimdi, herhalde orası da gitmiştir.
 Geçen, biri iki hafta oldu, sendika yemeğinden dönerken bir baktım yine açık. Morlu eflatunlu fosforlu okeyci genelev.
Belki lazımdır. Nerden biline.  

Geçen 150 liralık laptobum "mavi ekran" verdi. Laptop altlığı kulllanmazsanız zaman içerisinde Harddisk bu hatayı mutlaka verir. Neyse. Mavi ekran verince
koştum hemen kitaplığa. Kitaplıkta boya kalemleri de vardı. Siyah boya kalemini alıp laptobun ekranını siyaha boyadım. Hemen düzeldi...


Neyse... işin aslı şu, ki bilen biliyordur, harddisklerin kapasite birimlerinde bir yanlış vardır. 40 GByte denir mesela... Bu 40 Milyar byte eder- derler. Aslında
40 Milyar byte /1024 byte tır gerçek olan. 

Yıllar önce, Polatlı Topçu ve Füze Okulunda asteğmen adayı öğrenci olarak acemiliğimizi yapıyoruz... Orayı burayı füzeliyoruz, top atıyoruz... Kod adı "kobralar" olan
ki aslında eşşekler bölüğü olan bir bölükteydim. E, haliyle eşekkler bölüğüne bir de eşşek başı lazım. Mustafa  diye bir bölük komutanı vardı. Sağolsun beni sevmezdi. Ne nimet!..
Fetöcü savcı hakim arkadaşlarımızla yağlı ballı kaymaklı ilişkileri vardı. Zaman zaman değil sık sık bu fetöcü eşşekleri komutan odasına çağırır, ikramlar mikramlar derken
bizim bu hakim savcı arkadaşlar ağızları kulaklarında koğuşlara gelirlerdi. Bir tanesi benim üzerimde yatıyordu.  Bayram. Eşinin hakimlik savcılık bir şeyi için
söz aldığından filan da bahsedip duruyordu. Sizin anlayacağınız, bu fetöcüler gözümüzün önünde yalaşıp yalaşıp duruyorlardı... Neyse..
Yıllar geçti.. Bir bakıyım dedim... Bizim bu eşşek başı Mustafa'ya ne olmuş diye... Göz altına alınmış... sonra ...sonrasını boşverin... fakat öğrenseniz bile unutmayın ki İŞin aslı öyle değil.

Defol Alevi.. İşin aslı... o duvara bir daha bakın... Göreceksiniz ki orada Defol Alevi! yazmıyor... Defol Alexi yazıyor.
 Çünkü biz Alevi değiliz. İşin aslı, biz her zaman Alexi olduk.
Defol Alexi.

*** 
VATAN, bir insanın kalbindedir. Çocukluk gibidir vatan. Biz bu vatanı kalbimizde götürürsek, sizin de kovduğunuz üzere, size sadece çöplük kalır. Ben zaten çöplükte geziyorum.

30.11.2019 Okunma sayısı: 36 Felsefe

Previous Next
  1. 1
  2. 2
  3. 3
  4. 4
  5. 5
Yazarport - TAHİR ÇALGÜNER
TAHİR ÇALGÜNER

ANKARA CHP İL BAŞKANI SEÇİMLERİNDE İBRE YALÇINKAYA...

ANKARA CHP İL BAŞKANI SEÇİMLERİNDE İBRE YALÇINKAYA'DAN YANA..

Bir taraftan ismi sanı duyulmamış 10 Aralık Siyasi grubu kontenjanından  ve Oğuz Kaan Salıcı'nın arkadaşı Ali Hikmet AKILLI diye biri ve yanında Toy bir avukat partili olan Umut AKDOĞAN Ankara İl başkanı olabilmek için kulis yapıyorlar diyen Tahir Çalgüner; İstanbul CHP il başkanı olan hanımefendinin  İstanbul il başkanı olma sürecini ! çok iyi bilen Ankara parti tabanı, bu sefer Oğuz Kaan Salıcı ekibine pirim vermeyecektir dedi.

Diğer aday Ayhan Yalçınkaya ise eski gençlik kolları üyesi olması ve partililiği diğer iki adaya göre daha sağlam ve ideolojik donanımı daha fazla olması nedeniyle şansı çok fazla diyen  Çalgüner; Ankara İl başkanlığı seçimi  İstanbul'a benzemez. Atatürkçü partililer Ayhan Yalçınkaya'yı yalnız bırakmayacaktır dedi. 

10 ARALIK İSTANBUL ekibinin ANKARA'da şansı yok. Ancak Atatürk'ün Ankara'ya gelişi olan "27 ARALIK"  tarihini ve anlamını  ANKARALI çok iyi bilir dedi.

 

 

 

 

30.11.2019 Puanı: 5 Politika

Yazarport - Yüksel Yılmaz
Yüksel Yılmaz

GERÇEĞİN TEŞHİSİ (5)

Öyleyse bir düşünün; insanın "pat" diye inanmaya başlaması mümkün mü? İlkel çağlardan gelip kendi kendimize bir tanrı yaratmamız mümkün mü? Neden inanma ihtiyacı hissedeyim? Diyorlar ki, "işte insanlar yıldırımdan korktular, şimşekten korktular, bir şeylere inanma ve sığınma ihtiyacı hissettiler." Bu yanıtı veren bizi anlamıyordur. Neden hisseder? Bu his onda "nasıl" değil, bunu merak bile etmiyorum; "niçin" oluşur? Bunu soruyorum... Hayatta tanrı inancı olmayan binlerce insan var. Bu korku öyle elimizde olmadan bir tanrı inancına götürüyor olsaydı tanrı inancından vaz geçmek elimizde olmazdı. Hatta yeryüzünde tek bir ateistin varlığı bile imkansız olurdu.

Şu halde "inanmak" duygusal olarak bizde vardı ama "tanrıya inanmak" sonraki bir müdahaleyi gerektirir. Yani Allah müdahil oldu. İnsanın akıl melekesini kullanmasıyla algı kapasitesi kemale erince kendi varlığını fark ettirdi. Bu fark edişle onları sorumlu tuttu. O çağa uygun ilahi ilkelerle onları terbiye ederek asayiş sağladı. İnsanın başka türlü tanrının varlığından emin olması mümkün değildi. Aksi halde Tanrı hissedilen ama emin olunamayan bir sanrı olurdu. İlk inanmak demeyelim ama "ilk şüphesiz iman" işte böyle söz konusu oldu. Tıpkı evrenin yaratılması gibi insanın yaratılması da işte aşkın bir güç olan mutlak Yaratıcıyla aşamalı gerçekleşti. 

Varlığa bakarak onların varlığına inanan insan, var edicinin müdahil olmasıyla iman etti. İman onları düzene soktu. 

Gerçek, Allah'ın çeşitli olabilen ayetleridir. Nahl suresi ne kadar ayetse, doğadaki bir arı da, çiçek de, dağ da, bayır da o kadar ayettirler. Kuran ayetlerine baktığınızda mesajları doğru algıladığınız nispette gerçeği elde edersiniz. Bilim adamları doğada yaptıkları araştırmalarda delillendirdikleri ölçüde gerçeği keşfederler. Sadece mutlak gerçeğin kısmı olmaz ve batıl mutlak gerçeğe karışamaz. Fakat mutlak gerçeğin dışında bir şey gerçek de olsa batılla karıştırılabilir yahut gerçeğe batıl karıştırılabilir hatta batıl olan bir şey gerçek sanılabilir. Ancak gerçeğe batılın veya batıla gerçeğin karışması batıla gerçek demekten daha tehlikeldir. Çünkü iyi niyetlileri de fitnenin içine çeker. Düşünsenize, Allah terbiye ve asayiş için vahyedecek ama sen müdahil olacaksın... Bu hurafeciler aklını iyi işletenleri kandıramazlar. Ancak kendilerini ve kendilerini kandıranları kandırabilirler.

Gerçek içinde batıl bulundurmaz; fakat dışarıdan bir müdahaleyle batıl katılırsa batılın varlığı orada sırıtır. Fakat bunu metodolojik yaklaşan basiret sahipleri görebilirler. Batıl içinde bir takım gerçekleri barındırabilir. Aksi takdirde talep göremez. Fakat basiretliler için bu da bir şey ifade etmez. Şeytanlık kaç şekle girerse girsin mümin kullara zarar veremez.

Allah mahlukata benzemez. O hiçbir şeye benzemez. O benzeri olmayandır. Fakat mahlukat az ya da çok birbirine benzer. Bütün mahlukatın illiyeti ve benzerliği tek bir Yaratıcının elinden çıkması nedeniyledir. Yani veya çünkü Yaratıcı tektir. Zaman, mekan, cansız ve canlı her şey az ya da çok ortak özellikler içerirler.

Manevi bir evrenin olduğu da kesindir. İnsanı etkileyen maddi melekeler olduğu gibi manevi melekelerin olduğu da açıktır. Melekler şimşek çakarlar, melekler göğü gürletirler; melekler bu gürültüyü bize işittirirler; yine melekler korkumuzu devreye sokarak bizi ürkütürler. Meleke sahibi her şey derhal devreye girer. Gözlerimiz Allah'a ve insanlara hizmet eden bu meleklerin bir kısmını görebilir ama bir kısmını göremez. Meleke sahibi her şey birer melektir. 

Allah'ı biyolojik gözlerle görmek isteyen mahlukatına bakmalıdır. Onu adeta bir mahluk gibi görmek isteyen onun ezeli, ebedi, sonsuz ve sınırsız olduğunu hatırlayarak ne istediğini bilmelidir. Sunnetullaha uygun şekilde istemelidir. Allah saçma taleplere cevap vermez. Yine Allah magazincilerin idraklerine kapalıdır. Allah'ın aşkın varlığı mahlukata koyduğumuz beşeri ölçülerle anlaşılamaz. Onun ebediliği ezeliliğinin, ezeliliği de ebediliğinin işaretidir. 

Allah'ın dilemesi de emretmesi de ihtiyaçsızlığına rağmen söz konusudur. Her şeyin ihtiyaç duyduğu bir ilah olarak O hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. Zaten Onun hiçbir şeye ihtiyaç duymamasının karşılığı, yaratılan her şeyin Ona muhtaç olmasıdır. Bu yüzden biz kullarından Allah'ın talep etmesi bizler için burada anlatılamayacak kadar büyük bir şereftir. Hele Onu razı etmek var ya bizim için haysiyettir; onurdur; namustur.
 

Not: Bu yazım gazetede yayınlanmamış olup benden sadece spor konusunda yazmam istendiği için ve ben de bu konularda diğer yazarlardan daha yetersiz olmadığıma olan bir inanca sahip olduğum için bana iletilen yeni teklifi kabul etmedim. Böylece birkaç yıldır yazdığım Bizim Yaka Kocaeli Gazetesi ile ilişiğim kesilmiştir. Saygıdeğer Bizim Yaka Kocaeli ailesine en samimi duygularımla başarılar dilerim...

04.12.2019 Puanı: 2 Felsefe

Yazarport - Şevket Gölük
Şevket Gölük

ÇALIŞMA HAYATINDA İŞ BULMA ÜMİDİMİZ YOK OLUYOR...

Eşsiz ve güzel ülkemiz gerek coğrafi yönden gerekse ürün yetiştirme çeşitliği yönünden birçok gelişmiş ülkeden bile iyi durumda iken üreten ekonomi hedeflerimizden sapma yaşamamız ile birlikte tüketim batağına düştük. Bunun en acı sonucunu da elbette çalışmak isteyipte iş bulamayan yetişmiş insanlarımız oldu.

Ülkemizde üretim rakamlarımız sürekli yükselmediği hatta son üç yıl sürekli düştüğü, çalışma alanlarının artmamasından ötürü ve buna oranla nüfus artışımın lineer olarak artmasından dolayı eğitimlide olsa insan işgücümüzün iş bulma ümitleri büyük oranda yok olmaktadır.

İş bulmak ve çalışmak ilk olarak bireysel olarak insanların kendi yaşamlarını ve aile bireylerini yaşamlarını devam ettirebilmesi için tüm ülke insanlarımızın temel hedef ve ihtiyacıdır.

Ülkemizde eğitim sistemimiz insanlarımızı iş hayatına hazırlayamıyor sadece mezunlar veriyor. Bu mezunlarımızda maalesef iş hayatına katılmak için bulundukları girişimlerde başarısız ve yetersiz oluyorlar.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 yılı ‘İşgücü İstatistikleri'ni açıkladı. Buna göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2018 yılında bir önceki yıla göre 83 bin kişi artarak 3 milyon 537 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık artışla yüzde 11 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde 0,1 puanlık artışla yüzde 9,5 kadınlarda ise 0,2 puanlık azalışla yüzde 13,9 oldu.

Aynı yılda; tarım dışı işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0,1 puanlık azalışla %12,9 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 0,5 puanlık azalış ile %20,3 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 0,1 puanlık artışla %11,2 olarak gerçekleşti.

İstihdam edilenlerin sayısı 2018 yılında, geçen yıla göre 549 bin kişi artarak 28 milyon 738 bin kişi, istihdam oranı ise 0,3 puanlık artış ile %47,4 oldu. Erkeklerde istihdam oranı 0,1 puanlık artışla %65,7 kadınlarda ise 0,5 puanlık artışla %29,4 olarak gerçekleşti.

Birde ülkemizdeki genç işsizler ile ilgili rakamları verecek olur isek, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 yılı Temmuz dönemi İşgücü İstatistikleri'ni açıkladı. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2018 yılı Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 88 bin kişi artarak 3 milyon 531 bin kişi oldu.

2018 Yılı döneminde, tarım sektöründe çalışan sayısı 247 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 755 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 19,7’si tarım, yüzde 19,5’i sanayi, yüzde 6,9’u inşaat, yüzde 53,9’u ise hizmet sektöründe yer aldı

Genel olarak ta ülkemizde son üç aydır iş arayan işsiz sayısı 3 milyon sayısına yaklaşmıştır. Ayrıca işsiz insanlarımızın en çok inşaat ve hizmet sektöründe iş bulabildiklerini ve yine en çok istihdamın bu iki sektörde olduğunu belirtmemiz gereklidir.

Yukarıda sıraladığımız resmi rakamlardan çok önem arz eden üç başlık çıkartabiliriz.

Bunlar sırasıyla ;

- İşsiz sayımız 3 milyona yaklaşmıştır.

- Genç nüfuzumdaki işsiz sayısı artmaktadır.

- Ülkemizde üretim sektörü değil hizmet sektörü çalışanı çoğalmaktadır.

Sıralamış olduğumuz bu üç ana başlık gösteriyor ki maalesef ülkemizde işsiz sayımızın sürekli arttığı ve çalışanlarımızın çoğunluğunun üretim sektörüne yönlendirilemediğidir.

Dünyada sürekli gelişen ve süper güç olan ülkeler iş ve istihdam politikalarının hep üretim sektörü üzerine kurmuşlardır. Bunun sonucu da üretimden aldıkları güç ile sürekli atılımlar yapmışlardır.

Birde iş, istihdam ve üretim sorunlarımızın çözüme ulaşmamasının sebeplerinden biride genç insanlarımıza verilmekte olan yanlış eğitim ve istihdamda yanlış yönlendirme politikalarını gösterebiliriz. Bu yanlış politikamızı bir an önce değiştirmeli genç insanlarımızı istihdam konusunda ülke kalkınmasına ve dolayısıyla çalışanlara refah sağlayacak olan üretime teşvik ederek yönlendirmeliyiz.

Son olarak yeni mezun olacak ve iş hayatına atılacak olan milyonlarca insanımızın iş bulma ümitlerinin kaybolmaması için gerek resmi yetkililer gerekse iş dünyası temsilcileri çözüm üretme noktasında el ele vermelidir. Ülkemizde iş bulma ümitleri yok olan insanlarımızı ülke ekonomisine ve ülke üretimine katılmalarını sağlayacak her türlü çalışmayı, her türlü iş projelerini, her türlü eylem planını yapmalıdırlar.

 

30.11.2019 Puanı: 1 Yaşam

Yazarport - TAHİR ÇALGÜNER
TAHİR ÇALGÜNER

Doğu Akdenizdeki Sondaj Gemimizin Teknik komutanı...

Doğu Akdenizdeki  Sondaj Gemimizin Teknik Komutanı kim ?!!

Doğu Akdeniz sondaj gemilerimiz bir süredir Akdeniz açıklarında doğalgaz arıyor. Doğalgaz havzası olan bu enerji vahasının durumu; adaların jeopolitik durumu ve akdenizin güvenliği ile de yakından ilgili. Akdeniz'de ülkemiz için hayati öneme sahip. Ekonomimizi düzlüğe çıkarabilecek büyüklükte olan ve Doğu Akdeniz havzasında yürütülmekte olan doğal gaz arama faaliyetlerinde bir programsızlık ve başıbozukluk var gibi.

Edinilen bilgiye göre; Arama faaliyetlerinden sorumlu beş adet mühendis istifa edip Katar'da bir firmada çalışmaya başlamış. Sondajın başına da bir Amerikalı (Teksas'lı) gayri milli bir sorumlu getirilmiş. Milli olması gereken,elde edilen sismik verilerin, yeraltı formasyon bilgilerinin, ve diğer pek çok teknik verinin devlet sırrı olarak saklanması gerektiği bir milli projenin başına nasıl olur da Amerikalı bir mühendis getirilir? TPAO ile OTC adlı petrol firması arasında da böyle kritik bir aşamada, Akdeniz'de doğalgaz arama faaliyetleri sürerken geliştirilen ilişkinin boyutu ve mahiyeti nedir? OTC firması için Tuzla'da bina yaptırılıp bedeli olan 10 milyon TL'yi Türkiye kendi kasasından ödeyip, mülkiyetini de OTC'ye vereceklermiş.

Bu OTC'nin menşei, faaliyet alanları,Türkiye'den aldığı bu imtiyazların gerekçeleri ve bu iddiaların doğruluğu araştırılıp kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmiyor mu?

Böylesine Milli bir proje gemisinde çalışacak nice Türk  Baş Mühendislerimiz  yok mudur bu ülkede?

Tahir Çalgüner 

04.12.2019 Puanı: 1 Politika

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AŞI DÜŞMANLIĞI AŞI DÜŞMANLARININ KIZILDENİZ'İ...

Kızıldeniz yani Mose'nin(Musa'nın) düşmanı olan firavunun ordusunu yutan Kızıldeniz.

Aşı olmamak özgürlük değil deliliktir; hele ki bebeklere, çocuklara zorunlu aşıları yaptırmamak zırdeliliktir çünkü özgürlük demek bilime göre doğru şeylerin yapılması demektir ve aşı da bilimdir ancak zaten 'Önce ilim(bilim)' diyen Atatürk düşmanlığından akıllı, bilimsel, mantıklı olmayı beklemek de boşunadır.

Chp'li doktor milletvekili Servet Ünsal diyor ki 'Hastalıklardan korunmak için başvurulan güvenli ve etkili bir yöntem olan aşıya karşı tereddütler, tehdit unsuru haline geldi. Chp Ankara milletvekili Servet Ünsal konu hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Chp'li vekil, 'Türkiye de giderek yükselen aşı karşıtlığı var. Grip aşısında alüminyum olduğu ve bunun Alzheimer'a neden olduğu iddia ediliyor. Bu aşının içinde alüminyum yok. Aşılardaki cıvanın da çocuklarda otizme yol açtığı öne sürülüyor. Aşıdaki zararlı olmayan etil cıvadır. Otizmle de ilgisi yoktur'. Dr Ünsal '2003'te aşıyı reddeden aile sayısı 189 iken bu sayı 2016 yılında 12 bine, 2017'de de 23 bine yükseldi. Eğer bu sayı 50 bini geçerse yılda 10 bin çocuğumuzun ölecek, bu tehlikeyi gözardı edemeyiz' dedi.

Aşı düşmanlığı adlı cehalet gerçekte Müslümanlara özelde Yehova şahitliği'nin, genelde ise Siyonizımın(Siyonizmin) zekice bir tuzağıdır. Bilenler bilir ki Yehova şahidleri ameliyat bile olmazlar, kan nakili(nakli) bile yaptırmazlar kendilerine; gerçekte ise bu hal genelde Yahudi olmayanları, özelde ise Müslümanları yok etmek için düzenlenmiş bir tuzaktır. Ülkemiz açısından daha özel hal ise Atatürk, demokrasi, laiklik düşmanılarının(düşmanlarının) Müslümanları bile yok etmek pahasına da olsa Türkiye'yi yok etmek etkinliklerinin bir parçasıdır.

Yani aşı düşmanlığı genelde Yahudi olmayan dünyaya, özelde ise Müslüman dünyaya, daha özelde ise Türkiye'ye atılmış, görünmez, sinsi bir atom bombası gibidir.

Aşı düşmanlığı bu tuzağı yaratanlar açısından zekice bir hile iken, bu tuzağa düşmek açısından ise zeka ya da akıl geriliğidir.

Dini tanımlayan Din hadisileri der ki 'Din ilimdir(bilimdir), ilim(bilim) yoksa din de olmaz, ilim(bilim) dinde de olsa gidip öğrenin'. Aşı ise bilimin ürünüdür, bilimdir; aşının zorunluluğu tartışılamaz bile.

Aşı düşmanlığı Türkiye, Atatürk, demokrasi, laiklik, evrim düşmanıları(düşmanları) açısından gerçekte 'Avagiderkenavolmak(Ava giderken av olmak) hali yaratacaktır çünkü Atatürkçüler ve evrimciler aşılarını olacaklar, aşıları çocuklarına yaptıracaklar ve hayatta kalıp varlıklarını çoğalarak sürdürecekler ancak Türkiye'yi yok etmek isteyen Atatürk düşmanıları açı olmadıkları ve çocuklarını aşılatmadıkları için gelecek soylarına kadar yok olacaklardır yani aşı düşmanlığı ava gidenleri avlayacak, Firavun'un ordusunun üzerine kapanıp Firavun'un ordusunu yok eden Kızıldeniz gibi aşı düşmanlarını, Atatürk düşmanlarını, demokrasi düşmanlarını, laiklik düşmanlarını yok edecektir; yani kendi düşmanlıklarının kurbanları olacaklardır, ve bunun acısını da ne yazık ki bebekleri, çocukları da çekecektir.

Gerçekte ise bebeklere ve çocuklara zorunlu aşıları zorunlu olmaktan çıkarıp annenin, bananın keyifine bağlamak Siyonizıma hizmettir. Böylece bu kararı alanların da kimlere hizmet ettikleri anlaşılmış olur çünkü 21. yüzyıl gibi bilim, teknoloji, üniversite dolu bir çağda aşıyı keyife bağlamak 'Dünya düze ve dönmüyor' demek ile eş anlamlı bir durumdadır.

Yani Atatürkçülüğün, demokrasinin, laikliğin, bilimselliğin kötülüğüne olarak düşünülmüş olan aşı düşmanlığı gerçekte Atatürkçülüğün, demokrasinin, laikliğin, bilimselliğin hayrına, bunların düşmanlarının ise zararına yol açacaktır.

Yani insanın vicdanı elvermese(el vermese) 'Bırakın bu bilim, akıl, mantık, Atatürk, demokrasi, laiklik düşmanları aşı olmasınlar, gebersinler, soyları tükensin' diyesi geliyor. Bunlara iyilik de yaranamaz öylesine kötü bir ruha sahipler oysa Muhammed de 'İlim(Bilim) Çin'de de olsa gidip öğrenin' diyor.

İslam dünyası zaten genelde, dini tanımlayan Din hadisileri'ne, özelde ise bilime sırtçevirdiği için geri durumda.

Bence; aşı düşmanlığı vatana ihanet suçu sayılmalıdır, ve bu kararı çıkaranlar vatana ihanet suçundan ceza almalıdır çünkü millet olmazsa vatanın da anlamı olmaz; ve Türk milleti'ni yok etmeye çalışmak da, Türk milleti'nin yok olmasına neden olacak şeyler yapmak da vatana ihanet suçudur ki termik santrallere(santrallara) filtre takılmayıp halkın sağlığının tehlikeye atılması da, sağlığa zararlı gıdalar üretmek-satmak da bu nedenle vatana ihanet suçunun işlenmesidir. Millet olmazsa ya da millet hasta, özürlü(sakat) olursa vatanı kim savunacak?


Necdet Gürçiftçi
Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge
İnternette yayınlandığı zaman: 30.11.19/22.00

30.11.2019 Puanı: 0 Felsefe

Previous Next
  1. 1
  2. 2
  3. 3
  4. 4
  5. 5
Yazarport - Filiz ÖZMEN
Filiz ÖZMEN

Aşk ne olsun?

02.12.2019 Kadın / Aile

Yazarport - Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

ÖZNESİ KAYIP DÜŞLER

02.12.2019 Edebiyat

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

DEMOKRASİ DE İLAHLAR DA YARDIMA GELMİYOR

02.12.2019 Şiir

Yazarport - MURAT BARIŞ ÇETİN
MURAT BARIŞ ÇETİN

Asimilasyon -4

01.12.2019 Politika

Yazarport - Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

ASLA SÖNMESİN BU YANGIN

01.12.2019 Edebiyat

Yazarport - Şahin Akyün
Şahin Akyün

Çaresiz kalmışız

01.12.2019 Şiir

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

EŞCİNSELLİĞİN ONUR YÜRÜYÜŞÜ İMİŞ

01.12.2019 Felsefe

Yazarport - Ümit Sönmez
Ümit Sönmez

İşin aslı öyle değil- Defol ALEXİ ! 

30.11.2019 Felsefe

Yazarport - Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

Israrla Seviyorum

30.11.2019 Yaşam

Yazarport - Şahin Akyün
Şahin Akyün

Uyanmanın Vakti Geldi

30.11.2019 Genel

Yazarport - TAHİR ÇALGÜNER
TAHİR ÇALGÜNER

ANKARA CHP İL BAŞKANI SEÇİMLERİNDE İBRE YALÇINKAYA'DAN ...

30.11.2019 Politika

Yazarport - Şevket Gölük
Şevket Gölük

ÇALIŞMA HAYATINDA İŞ BULMA ÜMİDİMİZ YOK OLUYOR

30.11.2019 Yaşam

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AŞI DÜŞMANLIĞI AŞI DÜŞMANLARININ KIZILDENİZ'İ OLACAK SA...

30.11.2019 Felsefe

Yazarport - Filiz ÖZMEN
Filiz ÖZMEN

Kendime Not

29.11.2019 Anı

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AKP AYNASININ ÜÇ YÜZÜ SAVIM

29.11.2019 Felsefe

Yazarport - Çağla Süngü
Çağla Süngü

hayat

28.11.2019 Şiir

Yazarport - TAHİR ÇALGÜNER
TAHİR ÇALGÜNER

CHP "PARALEL PARTİ YAPILANMASI" (PYY) YADA CHP İ...

28.11.2019 Politika

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

ERDOĞAN'DAN ATATÜRK DÖNEMİ KONUSUNDA GERÇEĞE AYKIRI SAV...

28.11.2019 Felsefe

Yazarport - Lisan-ı Hal
Lisan-ı Hal

CAMİDEKİ ALLAH'IMIZ PAZARDAKİ ALLAH'IMIZ

27.11.2019 Yaşam

Yazarport - Şevket Gölük
Şevket Gölük

UMUT DÜNYALARIMIZ

27.11.2019 Sosyal

Yazarport - TAHİR ÇALGÜNER
TAHİR ÇALGÜNER

Çalgüner; Atatürk Ölmeden Önce Öldürülmüştü !

27.11.2019 Politika

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

KEMAL KILIÇDAROĞLU 'AMİRAL GEMİSİ'N BATSIN SENİN...

27.11.2019 Felsefe

Yazarport - TAHİR ÇALGÜNER
TAHİR ÇALGÜNER

CHP İÇİNDEKİ NEO-İTTİHATCILAR ÇETESİ

26.11.2019 Politika

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AKP FELSEFENİN BİLİMİN VE DİN HADİSİLERİ'NİN DEDİKLERİN...

26.11.2019 Felsefe

Yazarport - Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

BEN DE ÖĞRETMENDİM

25.11.2019 Edebiyat

Yazarport - TAHİR ÇALGÜNER
TAHİR ÇALGÜNER

CHP İÇİNDEKİ NEO-İTTİHATCILAR ÇETESİ

25.11.2019 Politika

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

SÖZCÜ GAZETESİ TÜRK BASINININ AMİRAL GEMİSİ Mİ

25.11.2019 Felsefe

Yazarport - Bestami Bozkurt
Bestami Bozkurt

AĞUSTOS “EĞİTİMDE HASAT MEVSİMİ” OLSUN!

24.11.2019 Eğitim

Yazarport - Ümit Sönmez
Ümit Sönmez

Sahibinden Satılık 2+1  Orion Kemeri Manzaralı Daire

24.11.2019 Evrensel

Yazarport - MURAT BARIŞ ÇETİN
MURAT BARIŞ ÇETİN

Demokratik Açılım Projesi

24.11.2019 Politika

Previous
  1. 1
  2. 2
  3. 3
  4. 4
  5. 5
Next
Son Yorumlanan Yazılar
Hazal Seyitoğlu Milli Eğitim Bakanı'na açık mektup: Öğretmen ve Eğitim Açılımı
Gülüm Çamlısoy Israrla Seviyorum
Ümit Sönmez Sahibinden Satılık 2+1  Orion Kemeri Manzaralı Daire
Hazal Seyitoğlu Ruhumun Cam Boyası
Kerim Varol Organ Bağışı Hayat Kurtarır.
Bozokbeyi İsmail KALAL Farkındalık Yaratmak
İbrahim ADANUR Geleceğin Umut Biletleri
..... .... Sana Ait Ne Varsa...
Murat Barış Atatürk Dinsizdi! Yalanı
Ahmet Adanur DÜNYANIN TEK SORUNU

Yazarport

Bağımsız yazar ve şair portalı

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Kategoriler
  • Kurallar
  • İletişim
Yazarport
Copyright © 2015 - 2019 yazarport.com | her hakkı saklıdır
Sürüm: 1.01
Bu site Atesoft Web Tasarım - Kurumsal Yazılım tarafından geliştirilmiştir.

Bunu biliyor muydunuz?

Geçmişte yazdığınız yazıları 2 ay boyunca yeniden düzenleyebilirsiniz.
Yazılarınızda, şiirlerinizde hatalı olduğunu düşündüğünüz kısımları düzeltebilirsiniz.

Yazar sayfasında tüm yazılarınızın listelendiği sekmede yazılarınızın yanında bulunan "SEÇ" tuşunu tıklayarak yazılarınızı düzenlemeye başlıyabilirsiniz.