Yazarport
Kayıt ol Üye girişi
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Kategoriler
  • Kurallar
  • İletişim
Yazarport - Murat Şah
Murat Şah

NEFSİN KIRBACI: HÜRRİYET(!)

16.04.2021 Genel

Yazarport - Sungur Gökbörü
Sungur Gökbörü

Yalancı Bahardan 15 Temmuz'a ve Günümüze Kontrollü Geri...

16.04.2021 Politika

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

TÜRKİYE'YE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE Z KUŞAĞI İLE SALDIRI ...

16.04.2021 Felsefe

Yazarport - Sungur Gökbörü
Sungur Gökbörü

Kontrollü Bildiri!

15.04.2021 Politika

Yazarport - Emir'lerin En Vefa'lısı
Emir'lerin En Vefa'lısı

Vira Ya KUTSİ AŞK

15.04.2021 Sosyal

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

İBRAHİM KALIN VE 'KENDİ HİKAYEMİZİ YAZMAK' KONUSU ...

15.04.2021 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

ALİ RIZA DEMİRCAN'DAN LAİKLİK ÜZERİNE SAÇMALIK SAVIM...

14.04.2021 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AYLİN NAZLIAKA'DAN SAÇMALIK ÜSTÜNE SAÇMALIK SAVIM

13.04.2021 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AHLAKA DA DİNE DE AYKIRI CARDI B AYASOFYA'YA GELİYORMUŞ...

12.04.2021 Felsefe

  • Çok okunan yazılar
  • En beğenilen yazılar
Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

MASKE: BURUNU KAPATMAK SENİ AĞIZI KAPATMAK BAŞKALA...

İnsanlık ya da toplumlar ya da ülkeler kendi dini inançlarından bile akıldışı-ahlakdışı moda, akıldışı-ahlakdışı turizım(turizm), akıldışı-ahlakdışı medya, akıldışı-ahlakdışı siyaset, ve akıldışı-ahlakdışı ünlü gibi şeyler yüzünden öylesine uzaklaşmışlar, kendi dini inançlarına bile öylesine yabancılaşmışlar ki Korona salgını'nın Nuh(Noah) tufanı, Sodom, Gomora, Pompei, ve 'Mısır firavunu ile Musa(Mose)' anlatısına bile uyduğunu anlamıyorlar. Açık ki dini inançlar açısından; Korona salgını Nuh tufanı, Sodom, Gomora, Pompei, ve Musa ile benzerlik içinde çünkü bu konular cehalete ve ahlaka aykırılığa karşı konulardır yani akıl ile akıldışılık, ve ahlak ile ahlakdışılık arasındaki savaşım(mücadele).

Yani anlaşılmakta ki insanlık ya da toplumlar ne çağımızdaki binlerce üniversiteden, ne de kendi dini inanç anlatısılarından ders almıştır çünkü açık ki korona salgını nefsin yani en büyük cehaletin ürünüdür, yani 'Önce akılı(aklı), sonra da ahlakı yok eden; kötülüklerin hem nedeni, hem de amaçı olan; akıl-ruh sağlığını bile yok eden' nefsin.

Görülüyor ki korona salgınına karşı yalnızca iktidar siyasetçileri değil, sivil kimseler de direnmekte, öyle ki medeni sanılan Avrupa'da bile bazı insanlar koronaya karşı önlemlere tepki göstermekteler, uymak istememekteler ki bu açıdan Korona salgını insanlığın yalnızca zekasını, akılını, mantığını değil, medeniliğini de ölçmektedir; bu nedenle ki korona salgınına karşı önlemlere uymayanlara yalnızca ceza değil, ruhsal tedavi-ruhsal eğitim zorunluluğu da getirilmelidir çünkü bu durum kendini de, toplumu da, ülkeyi de, insanlığı da düşünmemek yani ya pısikopatlık(psikopatlık) ya sosyopatlık halidir yani suç eğilimliği/potansiyelliği halidir.

Açık ki bu durumun nedeni; ülkeleri siyasetçiler yönettiğine göre, ülkeleri yönetmekte olan siyasetçilerin suçudur çünkü eğitimi de, hukuku da, dini inanç halini belirleyen, yöneten de onlardır; örnek ki bu nedenle ki Abd başkanı Trump Abd zinanın, fuhuşun, pornonun, eşcinsel evliliğin, çıplaklığın, ensestliğin, esrarın yani dine aykırı herşeyin serbest olduğu Abd'yi değil de, rakibi Biden'ı dinsizlikle suçlayabilmek saçmalığını, mantıksızlığını gösterebilmektedir; ve görüldü ki Korona salgını'na karşı bilimsel önlemlerin uygulanmasını da ülkelerin yönetimlerindeki siyasetçiler önlemektedir ki tüm bunlar siyasetin artık ne kadar çok akıldışılık ve insanlıkdışılık bir dünya olduğunu, ve artık tarihin çöplüğüne gitmesi gerektiğinin; insanlığın, toplumların, ülkelerin, dünyanın siyasetle değil, Muhammed'in ve Atatürk'ün dediği gibi 'Bilim/İlim ve ahlak' ile yönetilmeleri gerektiğinin kanıtlarındandır.

Korona salgınına karşı maske iki türlü işe yarar: 1- Burunu kapatıp, maske takanı korur, 2- Ağızı kapatıp, başkalarını korur. Açık ki maskenin ağızı kapatmakla, maske takanı da korur ancak insanlar genelde burunlarından soluk alıp verirler, konuşma sırasında da ağızdan soluk(nefes) çıkacağı için, soluk çevreye yayılır yani burun çevreye pek virüs yaymaz; bu nedenle ki maske ile yalnızca ağızı kapatmak kapatanı asla korumaz, ancak başkalarını koruyabilir ki maskeyi yalnızca ağızlarına takanlar bunu bilmeliler.


Necdet Gürçiftçi
Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge

İnternette yayınlandığı zaman: 12.8.20/08.43

 

 

11.04.2021 Okunma sayısı: 32 Sağlık

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AHLAKA DA DİNE DE AYKIRI CARDI B AYASOFYA'YA ...

'Ahlaka da aykırı', 'Dine de aykırı' diyorum çünkü ahlak dinin bir parçasıdır yani 'din=ahlak' değil, 'ahlak=din' değil çünkü dini tanımlayan Din hadisileri 'Din bilimdir(ilimdir), ahlaktır, vicdandır, merhamettir, dürüstlüktür, adilliktir, tarafsızlıktır, medeniliktir, nefssizliktir, inzivadır' diyor yani dinin bileşenleri çok sayıda, ahlak da o bileşenlerden yalnızca biri yani yalnızca tesettür ya da yalnızca ahlaka uygun giyimle din de, dinlilik de olmuyor, din o kadar kolay birşey değil yani.

Açık ki akıldışı, ahlakdışı, küresel birileri akıldışı-ahlakdışı Amerikan ünlüsülerini(ünlülerini) de, Türkiye'deki akıldışı-ahlakdışı, yerli ünlüleri de Türkiye'nin ve Türkiye toplumunun başına egemen, hükümdar, akılhocası(akıl hocası), lider, önder, örnek insan, amaç insan örneği, doğru insan örneği, medeni insan örneği, özgür insan örneği yapmak; böylece genelde akıldışı-ahlakdışı bir yola, özelde ise Abd kuyrukçuluğuna yönlendirmek istiyor olmalı; Atatürkçü geçinen bazı yayın organıları(organları) da dahil olmak üzere, medya da makyajsız halleri ruhları, kişilikleri, hayatları gibi çok çirkin olan bu akıldışı-ahlakdışı, Amerikalı, sözde ünlülerin Türkiye'de baştaçı olmaları için, hemen hemen her gün, onlar hakkında, onları öven magazin haberleri yayınlamakta ki emin olun ki Anadolu bayanı makyajsız halleri ile, hem bu Amerikalı ünlülerden, hem de yerli ünlülerden güzeldir yani toplumun hem akıl sağlığı, hem ahlak sağlığı, hem de güzellik algısı bozulmaya çalışılmakta yani siyasetçiler yalnızca ekonomi ve terör ile uğraşmak yerine; Türkiye'ye akıldışı-ahlakdışı moda, akıldışı-ahlakdışı turizım, akıldışı-ahlakdışı medya, akıldışı-ahlakdışı ünlüler ile, bu çok büyük, çok tehlikeli ve çok zararlı akıldışılık ve ahlakdışılık saldırısına karşı da çalışmalılar yani açık ki 'düşman' 'Canbaza bak' derken cüzdanı çalan kişiler durumundadır yani açık ki Türkiye'ye 'Ekonomiye ve teröre bak' denilirken, Türkiye'deki ahlak yok edilmeye çalışılmaktadır ki savım ki ahlak zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, akıl-ruh sağlığının, demokrasinin, laikliğin, özgürlüğün ve insanlığın en üst nitel aşamasıdır ki bu nedenle de amaçları arasında 'Ahlakçılık' olmayan siyasi partilere oy verilmemesi de hem Türkiye'nin hem de insanlığın yararınadır ki Muhammed de, Atatürk de hem 'Önce ilim(bilim)' dedi, hem de 'Önce ahlak' dedi ancak ülkemize gelen yabancı ünlülere, ve ülkemizdeki yerli ünlülerin hallerine bakın bir de; sorsanız 'Dini inançlı' olduklarını da söylerler büyük olasılıkla, hangi dini inançta ahlaksızlık, çıplaklık, sapkınlık, zina, astroloji serbest ise?

Savım ki akıldışı, ahlakdışı, küresel ve derin bir merkez öteki ülkelere olduğu gibi Türkiye'ye de akıldışılık ve ahlakdışılık yaymak istiyor; bunun için de akıldışı-ahlakdışı moda, akıldışı-ahlakdışı medya, akıldışı-ahlakdışı turizım(turizm), akıldışı-ahlakdışı bilgisayar oyunu, akıldışı-ahlakdışı ünlü, akıldışı-ahlakdışı sivil toplum örgütü, ve eşcinsellik gibi araçlarını kullanmakta.

Bu nedenle ki Abd'den Türkiye'ye gelen ünlülere 'ünlü' ya da 'sanatçı' gözü ile değil de bu küresel ve derin merkeze 'ajanlık' gözü ile bakmakta büyük yarar vardır.

Ülkemizde biryandan(bir yandan) eşcinsellik, biryandan İstanbul sözleşmesi çıkışmaları durumu varken; biryandan Gazi Antep'e(Gaziantep'e) Charlize Theron isimli akıldışı-ahlakdışı, Amerikalı, sözde ünlü kadının gelmesi, biryandan da Ayasofya'ya yine akıldışı, ahlakdışı, Amerikalı, sözde ünlü Cardi B isimli kadının gelecek olması; daha önce de böyle başkalarının gelmiş olması; ve böyle başkalarının daha da gelecek olması, açık ki ne rastlantıdır, ne masumluktur, ne sanattır, ne iyiniyetliliktir ki dikkat edilirse bu tür kadınlar akıldışı-ahlakdışı giyinen kadınlardır ilginç ki.

Cardi B isimli, akıldışı, ahlakdışı, sözde ünlünün amaçı 'Osmanlı Devleti sevdası nedeniyle Türkiye'ye gelerek müzeleri gezmek' imiş. Bu akıldışı-ahlakdışı kadın 'Muhteşem yüzyıl' dizisinin hayranı imiş. Büyük olasılıkla Abd derin devleti onu 'Muhteşem yüzyıl dizisi hayranlığı' bahanesi ile Türkiye'ye yamamak istiyor. Osmanlı hanedanlığı Müslüman ise; ortalıkta neredeyse çıplak gezen bu kadının Osmanlı ile ne ilgisi olabilir; bu kadın medeni ise öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmekten çekinmemiş Osmanlı hanedanlığı devleti ile ne sevgi, ilgi bağı olabilir; açık ki durum hem Osmanlıcı Akp üzerinden, hem de Türkiye'yi Osmanlıcı sanmak sanısı üzerinden Türkiye'ye yönelik bir ajanlık durumu içermek olasılığına büyük ölçüde sahiptir; Atatürk düşmanlığının zirve yaptığı Akp döneminde Türkiye'ye Atatürk sevgisi, ilgisi ile gelecek ya da gönderilecek değil ya?

Bu akıldışı-ahlakdışı, sözde ünlü kadın; hayranı olduğu Hürrem sultan'ı şöyle tanımlamış: 'Kösem sultan birilerini öldürmek için fazla zaman kaybediyor, Hürrem sultan ise öldürmekte daha hızlı'; yani açık ki kadının yalnızca ahlak sağlığında değil, ruh sağlığında da insanlık açısından çok önemli bir durum var; zaten olmasa idi, öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmekten çekinmemiş sultanların arkalarından koşmazdı; yani bu kadının bu tür tuhaflıkları bu kadının Türkiye'ye kötü amaçlı ajanlık için gönderileceği konusunda büyük kuşkular yaratmakta.

Yani nedir, nedendir; bu akıldışı-ahlakdışı Amerikalı ünlülerin Türkiye ilgisi; 'Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü?' durumu benzeri?

Akıldışı-ahlakdışı biri Gazi Antep'den yani doğudan; akıldışı-ahlakdışı biri Ayasofya'dan yani batıdan. Sarmal tuzak mı yoksa?

Ahlaka da, dine de aykırı bu kadının Türkiye'ye gelmesindeki amaç gerçekte ne olabilir? Açık ki 'Abd'nin yani Trump'ın Akp yandaşlığını göstermek', 'Ayasofya üzerinde Amerikan ve Hıristiyan(Hristiyan) etkisinin sürdüğünü yani Ayasofya'nın Türklere bırakılmadığını, Abd'nin Ayasofya için uğraştığını göstermek' ve 'Akıldışı-ahlakdışı modaya, eşcinsellere, akılışı-ahlakdışı yerli sözde ünlülere moral vermek', 'Türkiye'deki, Yabancı hayranlığı kölesi bir yoz kitledeki Amerikan hayranlığı'nı daha da körüklemek' ve 'İstanbul sözleşmesi yandaşlarına moral vermek' gibi şeyler olabilir.

Anımsarsınız; Venezuela devlet başkanı Maduro da Trt'deki bir Osmanlı dizisi hayranlığı ile Türkiye'ye gelmişti. Türklerdeki Maduro hayranlığını görünce anlaşılan ki Abd de aynı yönden yaklaşmak istiyor olabilir.

Bilin ki Abd hiçbirşeyi asla artniyetsiz yapmaz.

Dileğim ki Türkiye'ye bilimsel ve ahlaklı ünlüler gelsin; Türkiye'de, bilimsel ve ahlaklı insanlar ünlü olsunlar tıpkı 'Önce bilim ve ahlak' diyen Muhammed'in de, 'Önce bilim ve ahlak' diyen Atatürk'ün de dediği gibi.

Ne hale geldi, getirildi Türkiye. Ve bu ülkeye Abd'yi de Adnan Menderes hükümeti soktu.

Uyanık ol Türkiye!


Necdet Gürçiftçi
Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge


İnternette yayınlandığı zaman: 12.8.20/10.31

12.04.2021 Okunma sayısı: 27 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AYLİN NAZLIAKA'DAN SAÇMALIK ÜSTÜNE SAÇMALIK S...

Açık ki akıldışı, ahlakdışı, küresel ve derin bir merkez genelde cinsellik, özelde ise yetişkin insan dişisi üzerinden Türkiye'yi de, dünyayı da yönlendirmeye çalışmakta.

Yetişkin insan dişisi türünde şu sıralar tuhaf, aşırı, mantıksız, bedensel, cinsiyetsel, cinsiyetçi, cinsiyet ırkçılığı bir özgüven var ancak açık ki bu özgüven bilimsel, ahlakçı olmaktan ya da alime olmaktan kaynaklanmıyor; bu nedenle ki akıldışı-ahlakdışı modadan, akıldışı-ahlakdışı ünlülerden, akıldışı-ahlakdışı turizımdan(turizmdan), akıldışı-ahlakdışı medyadan; zina, eşcinsellik, eşcinsel evlilik, çıplaklık ve toplumsal alanlarda ahlaka aykırı giyim gibi şeylere izin veren akıldışı-ahlakdışı yasalardan, akıldışı-ahlakdışı siyasetten, akıldışı-ahlakdışı özel sektörden, akıldışı-ahlakdışı sivil toplum örgütülerinden, ve yetişkin insan dişisine dalkavukluk kültüründen kaynaklanıyor olmalı ki bu tür durumun arkasında akıldışı-ahlakdışı Batının olduğu açıktır çünkü Muhammed de, Atatürk de 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyor.

Yani alimelik yok, bilgelik yok; nereden, nasıl bu özgüven? Yoksa dişilik hormonu ya da dişilik organı yetişkin insan dişisine yetişkin insan erkeğinden daha zeki, daha akıllı, daha mantıklı olmak olanağı mı veriyor yani yetişkin insan dişisi olmak insan olmanın, insanlığın, dünyanın, evrenin en üst nitel aşaması mı?

Yoksa bu özgüven akıldışı-ahlakdışı moda giyinmekten, makyaj yapmaktan, akıldışı-ahlakdışı modaya uymaktan ya da utanma, ahlak duvarını yıkmaktan mı geliyor?

Baksanıza siyasi partiler bile yetişkin insan dişisini aday göstermekle, başa getirmekle övünmekteler; yani bu durumda demek ki siyasi partilerin güçleri de Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak'tan değil 'erkeklik'ten geliyor imiş ki bu kez de çözüm olarak yetişkin insan dişisine yani karşı cinsiyete yönelim var.

'Chp kadın kolları' diye birşey var; daha en baştan cinsiyet, cinsellik, dişilik ve mantıksızlık kokan; ne yani, bu 'kol'a üye olmak için ille de 'kadın' olmak mı gerekiyor yani bekaretin olmaması mı gerekiyor? Nedir yani 'kadın' vurgusu?

Biryerde saçmalık yani mantıksızlık varsa arkası gelir. Bu nedenle ki Chp kadın kolları başkanı Aylin Nazlıaka isimli insan bazı şeyler söylemiş ki akılmantık hak getire.

Örnek ki:
1- Akp iktidarına demiş ki 'İstanbul sözleşmesi kalacak, siz gideceksiniz'. Ne yani; İstanbul sözleşmesi bu ülkeye bilimsellik ve ahlak mı getirecek; Muhammed de, Atatürk de 'Önce bilim ve ahlak' demiş de? Bilim ve ahlak getirecekse bilim ve ahlak İstanbul sözleşmesi gelmeden gelmiyor mu yani bilimin ve ahlakın patenti, tekeli Avrupa birliği'nde mi? Akp gidince Chp Muhammed'in ve Atatürk'ün de dediği gibi Türkiye'ye ve insanlığa 'Bilim ve ahlak' mı getirecek? Nedir, nereden bu özgüven?
2- Demiş ki 'İstanbul sözleşmesi kırmızı çizgimizdir'. Ne yani; İstanbul sözleşmesi ya da zinanın, eşcinselliğin, eşcinsel evliliğin, pornonun, çıplaklığın, uyuşturucunun, boğa güreşinin, 14 yaşında çocuklarla seksin ve evliliğin serbest olduğu Avrupa birliği demek 'Bilimsellik ve ahlak' demek mi, çünkü Muhammed de, Atatürk de 'Önce bilim ve ahlak' demiş de? Yani İstanbul sözleşmesi'nin ya da Avrupa birliği'nin, kendisine ne hayrı olmuş da Türkiye'ye ve insanlığa olacak?
3- Demiş ki 'Bugün ülkemizin her bir köşesi işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik ve şiddet ile kaynarken'. Yani bakın hiç 'Ahlaka ve bilime aykırılıktan söz etmemiş, şikayet etmemiş oysa Muhammed de, Atatürk de 'Önce bilim ve ahlak' demiş.
4- Bu kadının, Atatürk'ü hiç anlamadığı belli çünkü bir de şöyle demiş: 'Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Aralık 1923'te İzmir'de yaptığı konuşmada ?Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur'. Yani, Atatürk'ün sözlerinden birini, işine geleni cımbızla almış ve kullanmış ancak Atatürk'ün, her sözünün başı, egemeni, üzerinde olan 'Önce bilim ve ahlak' sözünü hiç gündeme getirmemiş. Atatürk'ü öğreteyim: Atatürk 'Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir' dedi ancak bundan önce 'Önce bilim ve ahlak' dedi yani sanattan da, sanatçıdan da anlatmak istediği tür 'Bilim ve ahlak' içindeki insan türü. Atatürk 'Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur' demiştir ancak hem 'Önce bilim ve ahlak' dedi, hem de anlattığı yetişkin insan dişisi türü akıldışı-ahlakdışı modaya kapılıp ortalıkta bikini, mayo diye sütyen-külot, mini şort diye külotla gezen; orasına burasına pirsing takan, dövme yaptıran; bilimi ve ahlakı takmayan, ahlak-edeb tanımayan, nefse köle, cinsel utanması olmayan, yoz yetişkin insan dişisi türü değil.
5- Demiş ki 'Biz, bu sözün söylendiği tarihten 97 yıl sonra İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik saldırılarla mücadele ediyoruz. Kazanan mutlaka biz olacağız'. Kazanan asla siz de olmayacaksınız çünkü siz de 'Bilim ve ahlak' değilsiniz. Tüm siyasi partiler bürgün kapatılacak, yasaklanacak, siyaset insanlık suçu sayılacak, ve Türkiye'yi de, tüm dünyayı da Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' yönetecek.
6- Bir başka saçma söz daha; demiş ki 'Önümüzdeki dönemde Chp kadın örgütleri en önde yürüyecek; gelecek kadınların ellerinde yükselecek'. 'Kadın' denilen şeyin içinde fahişeler de var, eşcinseller de var, katiller de var, hırsızlar da var, pornocular da var, zinacılar da var, uyuşturucu satıcısıları da var, insanların Cehennem denilen yerde yakılmasından, işkence görmesinden yana olanlar da var çünkü bu işleri 'kadın' dediği kişiler de yapmakta oysa alimlikte, alimelikte, bilimsellikte ve ahlakta böyle şeyler yasaktır yani hem bunları savunan, serbest bırakan Avruupa birliği yandaşı olup hem de nasıl 'Doğru gelecek'ten ya da 'geleceğin yükselmesi'nden söz edilebilir, anlamak zor. Yani yine cinsiyetçilik, dişi cinsiyetçiliği, dişi ırkçılığı, bedencilik, mekaniklik, nicellik. Türkiye'yi de, tüm dünyayı da, tüm insanlığı da yükseltecek tek şey vardır; o da Muhammed'in de, Atatürk'ün dediği gibi 'Bilim ve ahlak'tır ancak. Gelecek cinsiyet üzerinde de, siyaset üzerinde de değil; Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' üzerinde yükselecektir.

Nereye bakılsa yetişkin insan dişisi bacağı, memesi, poposu; cinsel sunumu; ahlaka aykırılığı. Bu mu yani önderlik, liderlik, özgürlük, çağdaşlık, ilerilik? Bu mu yani Atatürkçü olmak, Muhammedçi olmak?

Batıya bakıp bakıp, Batı ne yapıyorsa yapmayı halt da, özgürlük de, hüner de, başarı da, yükseliş de sanmayın.

'Kadın' değil, 'İnsan' de. 'Kadın' değil, 'Bilim ve ahlak' de. Erkek ırkçılığından sonra bir de dişi ırkçılığı derdi çıkmasın insanlığın başına. Ne yani kadın oldunuz da alime mi oldunuz?

Ey Chp; Atatürk gibi, biraz da 'Ahlak' de, 'Ahlak'!


Necdet Gürçiftçi
Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge


İnternette yayınlandığı zaman: 13.8.20/11.52

13.04.2021 Okunma sayısı: 22 Felsefe

Yazarport - Emir'lerin En Vefa'lısı
Emir'lerin En Vefa'lısı

Vira Ya KUTSİ AŞK

 

Aşkı yaşadığım yıllarda şöyle dua ederdim: “Allah’ım, senin rızana uygun bir akıl ve aşk ver ve şükrüme öylesine bir ihlas kat ki kabule şayan olsun…” Elbette bugün duamın şuur boyutu daha yüksek…

Aşkını unutana ne derler bilmiyorum ama, aşkından unutana “aşık” derler…

Canımdan çok sevdiğimi söylüyorum ya zaman zaman… Canımla kıyasladığım için nasıl canımı yakıştırırım diye kendime kızıyorum bazen.

Yere dokun, varlığından emin olduğun dünyada var olduğundan şüphe et de kalbimde olduğundan şüphe etme…

Yeryüzünde sevdiği halde kıskanmayan, kıskandığı halde şüphe etmeyen, şüphe ettiği halde üzerine düşmeyen bir aşık yoktur.

İki aşk arasında kalan adama dedim ki: “Kolay olanı seç, zor olan suçlasa da…”

Ayrılık vakti sordu: “Beni sevdiğini söylerken hiç gerçeği söylemiş miydin?” Cevap gidene kadar o çoktan gitti… Ardından verdi cevabı… Ama o duymadı… Yine de tekrar etti…

“Unutma!” deyişimi hatırla… Sözlerim böyle başlar ve “seni seviyorum”la biterdi. Hakikaten unutulmaz bir aşk serüveniyle başladı. Ve her şeye rağmen gerçek bir sevgiyle bitti…

Unutma! Seni özlüyor olmak bana acı veriyor. Bu kadar özleyeceğimi bilmiyordum. Ayrılığın unutturamayacağını tahmin ediyordum. Seni halen sevdiğimi biliyordum. Üçünün de farkındayım…

Seven ayrılmak zorunda olduğunda, sevmiyor gibi görünerek bir takım bilinçli hatalar yaparak aşkını gizlerse, sevdiğinin sevgisi nefrete döndüğünde ıstırabı azalacaktır. Unutma!

Unutma, “sevmenin rolü” olmaz; “rolü sevmek” başkadır. Gerçek sevgi bazen sevmeme rolüne bürünebilir. Demek ki sevmenin değil, sevmemenin rolü başarılabilir.

Ben gözlerinin değil, bakışlarının derinliğine dalıyorum. Böylece benim de gözlerim yukardan, ama derinden bakıyor.

Kucaklaşmaya doyamayan iki aşığı; ayrılık özleme, özlem kucaklamaya, kucaklama tekrar doyumsuzluğa götürür. Böylece aşıklar aşktan soluk gibi hayat bulurlar.

Derler ki aşk kadının tüm duygusu iken erkeğin bir parçasıdır; bilmez miler ki o bir parça kalp olduğunda, aşk o erkeğin tüm duygusudur?..

Ben de seni çok özledim sevgilim. Kavuşmanın kıymeti ayrı olmak, aşkın kıymeti özlem dolmakla anlaşılır. Özlüyorsak seviyoruz, seviyorsak özlüyoruzdur. Sen duamsın…

 

Eric Segal, “Gerçek aşk sessizce gelir” derken kendi tecrübesini aktarır. Çünkü aşk bağıra bağıra da gelebilir, kavgayla da başlayabilir.

“Yağmuru sevdiğini söylüyorsun,

                Ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun.

Güneşi sevdiğini söylüyorsun,

                Ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun.

Rüzgârı sevdiğini söylüyorsun,

                Ama rüzgâr çıkınca pencereni örtüyorsun.

İşte bundan korkuyorum,

                Çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun.” (Shakespeare).

15.04.2021 Okunma sayısı: 20 Sosyal

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

İBRAHİM KALIN VE 'KENDİ HİKAYEMİZİ YAZMAK...

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü; saz çalabilen ve türkü söyleyebilen İbrahim Kalın demiş ki 'Bize yüz elli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikayeleri anlatıldı. Artık kendi hikayemizi yazma zamanıdır'.

Benim 'Felsefe diye felsefe bilimi değil; felsefe tarihi, mazisi; Batılı felsefecilerin hayatlarını öğretiyorlar' sözümü okumuş ve bu açıdan böyle bir söz söylemişse doğru söylemiş derim.

Ancak Akp'nin bilime ve dini tanımlayan Din hadisileri'ne aykırı durumundan yani Atatürk'e de, Muhammed'e de aykırı durumundan çıkan sonuç ki 'Kendi hikayemiz' pek de hayrlı birşey değil durumunda.

Savım ki Türkiye'nin de, insanlığın da kime ait olurlarsa olsunlar hikayelere de, masallara da gereksinimi yok.

Savım ki Türkiye'nin de, tüm insanlığın da, tüm dünyanın da 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyen Muhammed'in de, 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyen Atatürk'ün de dediği gibi yalnızca 'Bilim ve ahlak' egemenliğine, sistemine, yönetimine gereksinimi var ki bunun da öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmekten çekinmemiş; öteki halkların vatanlarını işgal etmek üzerine ekonomi ve var oluş kurmuş Osmanlı hanedanlığı'cısı; 'Önce bilim ve ahlak' diyen Atatürk düşmanlığı içindeki; vatanın, milletin, devletin, kamunun fabrikalarını, şirketlerini madenlerini, kaynaklarını, servetini özelleştirme adı altında özel sektöre yani kapitalist sömürgenlere satan; zinaya, eşcinselliğe, eşcinsel evliliğe, ahlakdışı modaya, ahlakdışı turizıma(turizme) ve ahlakdışı Avrupa birliği'ne üyeliğe karşı çıkmayan; adı sık sık yolsuzluklarla, haksızlıklarla, usülsüzlüklerle, hukuksuzluklarla, yasaya aykırılıklarla, keyfiliklerle, israfla, adaletsizliklerle anılmakta olan Akp ile yapılamayacağı, olamayacağı da açık.

Akp ne ile hikaye yazacak? Öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmekten çekinmemiş; öteki halkların vatanlarını işgal etmek üzerine ekonomi ve var oluş kurmuş Osmanlı hanedanlığı ile mi; bu vatanı ve milleti faşist Avrupa işgalinden kurtarmış, ve Muhammed gibi 'Önce bilim ve ahlak' demiş Atatürk'e düşmanlık ile mi; dini tanımlayan Din hadisileri'ne aykırı tarikatlar ve cemaatler ile mi; zina, fuhuş, porno, eşcinsel evlilik, çıplaklık, esrar, ensestlik, her ahlaka aykırılığın serbest olduğu Abd ile 'Bop eş başkanlığı' ile mi; hertürlü ahlaksızlığın serbest olduğu Avrupa birliği ile mi; din diye, şeriat diye, Din hadisileri'ni uygulamak yerine vahşi idamların, linçlerin dünyası olan, dini tanımlayan Din hadisileri'ne aykırı, sözde İslam dünyası ile mi; vahşet ülkesi Rusya, vahşet ülkesi İran ve vahşet ülkesi Çin ile birlikte olup Avrasya masalı ile mi? Yol; Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak'a değilse yanlış yoldur, ve kötü yoldur da. Ne olmuş yanş Akp 'Kendi hikayemizi', 'Türkiye'nin hikayesi'ni yazmak için; düşünür(filozof), alim, alime, bilge; bilimsel ya da Din hadisileri'ci mi olmuş? 'Türkçe ile felsefe ve bilim olmaz; Türkçeyi terk edelim' diyen bir yoz siyasi parti nasıl olur da 'Türkiye'nin hikayesi'ni yazabilir? Türkiye'nin hikayesini Osmanlıca ya da Arabça ya da Farsça ya da Fıransızca/Fransızca ya da İngilizce mi yazacaksınız; bakın Akp yüzünden ortalık 'Hijyen, etik, aksiyon, aktivite, misyon, vizyon, plasman' gibi Batı sözcükleri doldu; aileler çocuklarına yabancı adlar koymaya başladılar; zina, eşcinsel evlilik serbest oldu; ülkede ahlaka aykırılığın bini bir para; bu mu 'Türkiye'nin hikayesi'ni yazmak?

Hikayeye değil; bilime ve ahlaka gereksinim var. Ve bunu yapabilecek hiçbir siyasi parti de yok Türkiye'de de, öteki ülkelerde de çünkü zaten siyaset cehalet ve nefs demektir; nefs de hem en büyük cehalettir, hem de kötülüklerin hem nedeni hem de amaçıdır.

Hikayeyi herkes yazar; önemli olan da, çözüm olan da Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' yazmak.

'Hikaye' değil; 'Bilim ve ahlak' de.


Necdet Gürçiftçi
Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge


İnternette yayınlandığı zaman: 13.8.20/11.59

15.04.2021 Okunma sayısı: 15 Felsefe

Previous Next
  1. 1
  2. 2
  3. 3
  4. 4
  5. 5
Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

MASKE: BURUNU KAPATMAK SENİ AĞIZI KAPATMAK BAŞKALA...

İnsanlık ya da toplumlar ya da ülkeler kendi dini inançlarından bile akıldışı-ahlakdışı moda, akıldışı-ahlakdışı turizım(turizm), akıldışı-ahlakdışı medya, akıldışı-ahlakdışı siyaset, ve akıldışı-ahlakdışı ünlü gibi şeyler yüzünden öylesine uzaklaşmışlar, kendi dini inançlarına bile öylesine yabancılaşmışlar ki Korona salgını'nın Nuh(Noah) tufanı, Sodom, Gomora, Pompei, ve 'Mısır firavunu ile Musa(Mose)' anlatısına bile uyduğunu anlamıyorlar. Açık ki dini inançlar açısından; Korona salgını Nuh tufanı, Sodom, Gomora, Pompei, ve Musa ile benzerlik içinde çünkü bu konular cehalete ve ahlaka aykırılığa karşı konulardır yani akıl ile akıldışılık, ve ahlak ile ahlakdışılık arasındaki savaşım(mücadele).

Yani anlaşılmakta ki insanlık ya da toplumlar ne çağımızdaki binlerce üniversiteden, ne de kendi dini inanç anlatısılarından ders almıştır çünkü açık ki korona salgını nefsin yani en büyük cehaletin ürünüdür, yani 'Önce akılı(aklı), sonra da ahlakı yok eden; kötülüklerin hem nedeni, hem de amaçı olan; akıl-ruh sağlığını bile yok eden' nefsin.

Görülüyor ki korona salgınına karşı yalnızca iktidar siyasetçileri değil, sivil kimseler de direnmekte, öyle ki medeni sanılan Avrupa'da bile bazı insanlar koronaya karşı önlemlere tepki göstermekteler, uymak istememekteler ki bu açıdan Korona salgını insanlığın yalnızca zekasını, akılını, mantığını değil, medeniliğini de ölçmektedir; bu nedenle ki korona salgınına karşı önlemlere uymayanlara yalnızca ceza değil, ruhsal tedavi-ruhsal eğitim zorunluluğu da getirilmelidir çünkü bu durum kendini de, toplumu da, ülkeyi de, insanlığı da düşünmemek yani ya pısikopatlık(psikopatlık) ya sosyopatlık halidir yani suç eğilimliği/potansiyelliği halidir.

Açık ki bu durumun nedeni; ülkeleri siyasetçiler yönettiğine göre, ülkeleri yönetmekte olan siyasetçilerin suçudur çünkü eğitimi de, hukuku da, dini inanç halini belirleyen, yöneten de onlardır; örnek ki bu nedenle ki Abd başkanı Trump Abd zinanın, fuhuşun, pornonun, eşcinsel evliliğin, çıplaklığın, ensestliğin, esrarın yani dine aykırı herşeyin serbest olduğu Abd'yi değil de, rakibi Biden'ı dinsizlikle suçlayabilmek saçmalığını, mantıksızlığını gösterebilmektedir; ve görüldü ki Korona salgını'na karşı bilimsel önlemlerin uygulanmasını da ülkelerin yönetimlerindeki siyasetçiler önlemektedir ki tüm bunlar siyasetin artık ne kadar çok akıldışılık ve insanlıkdışılık bir dünya olduğunu, ve artık tarihin çöplüğüne gitmesi gerektiğinin; insanlığın, toplumların, ülkelerin, dünyanın siyasetle değil, Muhammed'in ve Atatürk'ün dediği gibi 'Bilim/İlim ve ahlak' ile yönetilmeleri gerektiğinin kanıtlarındandır.

Korona salgınına karşı maske iki türlü işe yarar: 1- Burunu kapatıp, maske takanı korur, 2- Ağızı kapatıp, başkalarını korur. Açık ki maskenin ağızı kapatmakla, maske takanı da korur ancak insanlar genelde burunlarından soluk alıp verirler, konuşma sırasında da ağızdan soluk(nefes) çıkacağı için, soluk çevreye yayılır yani burun çevreye pek virüs yaymaz; bu nedenle ki maske ile yalnızca ağızı kapatmak kapatanı asla korumaz, ancak başkalarını koruyabilir ki maskeyi yalnızca ağızlarına takanlar bunu bilmeliler.


Necdet Gürçiftçi
Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge

İnternette yayınlandığı zaman: 12.8.20/08.43

 

 

11.04.2021 Puanı: 0 Sağlık

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AHLAKA DA DİNE DE AYKIRI CARDI B AYASOFYA'YA ...

'Ahlaka da aykırı', 'Dine de aykırı' diyorum çünkü ahlak dinin bir parçasıdır yani 'din=ahlak' değil, 'ahlak=din' değil çünkü dini tanımlayan Din hadisileri 'Din bilimdir(ilimdir), ahlaktır, vicdandır, merhamettir, dürüstlüktür, adilliktir, tarafsızlıktır, medeniliktir, nefssizliktir, inzivadır' diyor yani dinin bileşenleri çok sayıda, ahlak da o bileşenlerden yalnızca biri yani yalnızca tesettür ya da yalnızca ahlaka uygun giyimle din de, dinlilik de olmuyor, din o kadar kolay birşey değil yani.

Açık ki akıldışı, ahlakdışı, küresel birileri akıldışı-ahlakdışı Amerikan ünlüsülerini(ünlülerini) de, Türkiye'deki akıldışı-ahlakdışı, yerli ünlüleri de Türkiye'nin ve Türkiye toplumunun başına egemen, hükümdar, akılhocası(akıl hocası), lider, önder, örnek insan, amaç insan örneği, doğru insan örneği, medeni insan örneği, özgür insan örneği yapmak; böylece genelde akıldışı-ahlakdışı bir yola, özelde ise Abd kuyrukçuluğuna yönlendirmek istiyor olmalı; Atatürkçü geçinen bazı yayın organıları(organları) da dahil olmak üzere, medya da makyajsız halleri ruhları, kişilikleri, hayatları gibi çok çirkin olan bu akıldışı-ahlakdışı, Amerikalı, sözde ünlülerin Türkiye'de baştaçı olmaları için, hemen hemen her gün, onlar hakkında, onları öven magazin haberleri yayınlamakta ki emin olun ki Anadolu bayanı makyajsız halleri ile, hem bu Amerikalı ünlülerden, hem de yerli ünlülerden güzeldir yani toplumun hem akıl sağlığı, hem ahlak sağlığı, hem de güzellik algısı bozulmaya çalışılmakta yani siyasetçiler yalnızca ekonomi ve terör ile uğraşmak yerine; Türkiye'ye akıldışı-ahlakdışı moda, akıldışı-ahlakdışı turizım, akıldışı-ahlakdışı medya, akıldışı-ahlakdışı ünlüler ile, bu çok büyük, çok tehlikeli ve çok zararlı akıldışılık ve ahlakdışılık saldırısına karşı da çalışmalılar yani açık ki 'düşman' 'Canbaza bak' derken cüzdanı çalan kişiler durumundadır yani açık ki Türkiye'ye 'Ekonomiye ve teröre bak' denilirken, Türkiye'deki ahlak yok edilmeye çalışılmaktadır ki savım ki ahlak zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, akıl-ruh sağlığının, demokrasinin, laikliğin, özgürlüğün ve insanlığın en üst nitel aşamasıdır ki bu nedenle de amaçları arasında 'Ahlakçılık' olmayan siyasi partilere oy verilmemesi de hem Türkiye'nin hem de insanlığın yararınadır ki Muhammed de, Atatürk de hem 'Önce ilim(bilim)' dedi, hem de 'Önce ahlak' dedi ancak ülkemize gelen yabancı ünlülere, ve ülkemizdeki yerli ünlülerin hallerine bakın bir de; sorsanız 'Dini inançlı' olduklarını da söylerler büyük olasılıkla, hangi dini inançta ahlaksızlık, çıplaklık, sapkınlık, zina, astroloji serbest ise?

Savım ki akıldışı, ahlakdışı, küresel ve derin bir merkez öteki ülkelere olduğu gibi Türkiye'ye de akıldışılık ve ahlakdışılık yaymak istiyor; bunun için de akıldışı-ahlakdışı moda, akıldışı-ahlakdışı medya, akıldışı-ahlakdışı turizım(turizm), akıldışı-ahlakdışı bilgisayar oyunu, akıldışı-ahlakdışı ünlü, akıldışı-ahlakdışı sivil toplum örgütü, ve eşcinsellik gibi araçlarını kullanmakta.

Bu nedenle ki Abd'den Türkiye'ye gelen ünlülere 'ünlü' ya da 'sanatçı' gözü ile değil de bu küresel ve derin merkeze 'ajanlık' gözü ile bakmakta büyük yarar vardır.

Ülkemizde biryandan(bir yandan) eşcinsellik, biryandan İstanbul sözleşmesi çıkışmaları durumu varken; biryandan Gazi Antep'e(Gaziantep'e) Charlize Theron isimli akıldışı-ahlakdışı, Amerikalı, sözde ünlü kadının gelmesi, biryandan da Ayasofya'ya yine akıldışı, ahlakdışı, Amerikalı, sözde ünlü Cardi B isimli kadının gelecek olması; daha önce de böyle başkalarının gelmiş olması; ve böyle başkalarının daha da gelecek olması, açık ki ne rastlantıdır, ne masumluktur, ne sanattır, ne iyiniyetliliktir ki dikkat edilirse bu tür kadınlar akıldışı-ahlakdışı giyinen kadınlardır ilginç ki.

Cardi B isimli, akıldışı, ahlakdışı, sözde ünlünün amaçı 'Osmanlı Devleti sevdası nedeniyle Türkiye'ye gelerek müzeleri gezmek' imiş. Bu akıldışı-ahlakdışı kadın 'Muhteşem yüzyıl' dizisinin hayranı imiş. Büyük olasılıkla Abd derin devleti onu 'Muhteşem yüzyıl dizisi hayranlığı' bahanesi ile Türkiye'ye yamamak istiyor. Osmanlı hanedanlığı Müslüman ise; ortalıkta neredeyse çıplak gezen bu kadının Osmanlı ile ne ilgisi olabilir; bu kadın medeni ise öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmekten çekinmemiş Osmanlı hanedanlığı devleti ile ne sevgi, ilgi bağı olabilir; açık ki durum hem Osmanlıcı Akp üzerinden, hem de Türkiye'yi Osmanlıcı sanmak sanısı üzerinden Türkiye'ye yönelik bir ajanlık durumu içermek olasılığına büyük ölçüde sahiptir; Atatürk düşmanlığının zirve yaptığı Akp döneminde Türkiye'ye Atatürk sevgisi, ilgisi ile gelecek ya da gönderilecek değil ya?

Bu akıldışı-ahlakdışı, sözde ünlü kadın; hayranı olduğu Hürrem sultan'ı şöyle tanımlamış: 'Kösem sultan birilerini öldürmek için fazla zaman kaybediyor, Hürrem sultan ise öldürmekte daha hızlı'; yani açık ki kadının yalnızca ahlak sağlığında değil, ruh sağlığında da insanlık açısından çok önemli bir durum var; zaten olmasa idi, öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmekten çekinmemiş sultanların arkalarından koşmazdı; yani bu kadının bu tür tuhaflıkları bu kadının Türkiye'ye kötü amaçlı ajanlık için gönderileceği konusunda büyük kuşkular yaratmakta.

Yani nedir, nedendir; bu akıldışı-ahlakdışı Amerikalı ünlülerin Türkiye ilgisi; 'Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü?' durumu benzeri?

Akıldışı-ahlakdışı biri Gazi Antep'den yani doğudan; akıldışı-ahlakdışı biri Ayasofya'dan yani batıdan. Sarmal tuzak mı yoksa?

Ahlaka da, dine de aykırı bu kadının Türkiye'ye gelmesindeki amaç gerçekte ne olabilir? Açık ki 'Abd'nin yani Trump'ın Akp yandaşlığını göstermek', 'Ayasofya üzerinde Amerikan ve Hıristiyan(Hristiyan) etkisinin sürdüğünü yani Ayasofya'nın Türklere bırakılmadığını, Abd'nin Ayasofya için uğraştığını göstermek' ve 'Akıldışı-ahlakdışı modaya, eşcinsellere, akılışı-ahlakdışı yerli sözde ünlülere moral vermek', 'Türkiye'deki, Yabancı hayranlığı kölesi bir yoz kitledeki Amerikan hayranlığı'nı daha da körüklemek' ve 'İstanbul sözleşmesi yandaşlarına moral vermek' gibi şeyler olabilir.

Anımsarsınız; Venezuela devlet başkanı Maduro da Trt'deki bir Osmanlı dizisi hayranlığı ile Türkiye'ye gelmişti. Türklerdeki Maduro hayranlığını görünce anlaşılan ki Abd de aynı yönden yaklaşmak istiyor olabilir.

Bilin ki Abd hiçbirşeyi asla artniyetsiz yapmaz.

Dileğim ki Türkiye'ye bilimsel ve ahlaklı ünlüler gelsin; Türkiye'de, bilimsel ve ahlaklı insanlar ünlü olsunlar tıpkı 'Önce bilim ve ahlak' diyen Muhammed'in de, 'Önce bilim ve ahlak' diyen Atatürk'ün de dediği gibi.

Ne hale geldi, getirildi Türkiye. Ve bu ülkeye Abd'yi de Adnan Menderes hükümeti soktu.

Uyanık ol Türkiye!


Necdet Gürçiftçi
Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge


İnternette yayınlandığı zaman: 12.8.20/10.31

12.04.2021 Puanı: 0 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

AYLİN NAZLIAKA'DAN SAÇMALIK ÜSTÜNE SAÇMALIK S...

Açık ki akıldışı, ahlakdışı, küresel ve derin bir merkez genelde cinsellik, özelde ise yetişkin insan dişisi üzerinden Türkiye'yi de, dünyayı da yönlendirmeye çalışmakta.

Yetişkin insan dişisi türünde şu sıralar tuhaf, aşırı, mantıksız, bedensel, cinsiyetsel, cinsiyetçi, cinsiyet ırkçılığı bir özgüven var ancak açık ki bu özgüven bilimsel, ahlakçı olmaktan ya da alime olmaktan kaynaklanmıyor; bu nedenle ki akıldışı-ahlakdışı modadan, akıldışı-ahlakdışı ünlülerden, akıldışı-ahlakdışı turizımdan(turizmdan), akıldışı-ahlakdışı medyadan; zina, eşcinsellik, eşcinsel evlilik, çıplaklık ve toplumsal alanlarda ahlaka aykırı giyim gibi şeylere izin veren akıldışı-ahlakdışı yasalardan, akıldışı-ahlakdışı siyasetten, akıldışı-ahlakdışı özel sektörden, akıldışı-ahlakdışı sivil toplum örgütülerinden, ve yetişkin insan dişisine dalkavukluk kültüründen kaynaklanıyor olmalı ki bu tür durumun arkasında akıldışı-ahlakdışı Batının olduğu açıktır çünkü Muhammed de, Atatürk de 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyor.

Yani alimelik yok, bilgelik yok; nereden, nasıl bu özgüven? Yoksa dişilik hormonu ya da dişilik organı yetişkin insan dişisine yetişkin insan erkeğinden daha zeki, daha akıllı, daha mantıklı olmak olanağı mı veriyor yani yetişkin insan dişisi olmak insan olmanın, insanlığın, dünyanın, evrenin en üst nitel aşaması mı?

Yoksa bu özgüven akıldışı-ahlakdışı moda giyinmekten, makyaj yapmaktan, akıldışı-ahlakdışı modaya uymaktan ya da utanma, ahlak duvarını yıkmaktan mı geliyor?

Baksanıza siyasi partiler bile yetişkin insan dişisini aday göstermekle, başa getirmekle övünmekteler; yani bu durumda demek ki siyasi partilerin güçleri de Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak'tan değil 'erkeklik'ten geliyor imiş ki bu kez de çözüm olarak yetişkin insan dişisine yani karşı cinsiyete yönelim var.

'Chp kadın kolları' diye birşey var; daha en baştan cinsiyet, cinsellik, dişilik ve mantıksızlık kokan; ne yani, bu 'kol'a üye olmak için ille de 'kadın' olmak mı gerekiyor yani bekaretin olmaması mı gerekiyor? Nedir yani 'kadın' vurgusu?

Biryerde saçmalık yani mantıksızlık varsa arkası gelir. Bu nedenle ki Chp kadın kolları başkanı Aylin Nazlıaka isimli insan bazı şeyler söylemiş ki akılmantık hak getire.

Örnek ki:
1- Akp iktidarına demiş ki 'İstanbul sözleşmesi kalacak, siz gideceksiniz'. Ne yani; İstanbul sözleşmesi bu ülkeye bilimsellik ve ahlak mı getirecek; Muhammed de, Atatürk de 'Önce bilim ve ahlak' demiş de? Bilim ve ahlak getirecekse bilim ve ahlak İstanbul sözleşmesi gelmeden gelmiyor mu yani bilimin ve ahlakın patenti, tekeli Avrupa birliği'nde mi? Akp gidince Chp Muhammed'in ve Atatürk'ün de dediği gibi Türkiye'ye ve insanlığa 'Bilim ve ahlak' mı getirecek? Nedir, nereden bu özgüven?
2- Demiş ki 'İstanbul sözleşmesi kırmızı çizgimizdir'. Ne yani; İstanbul sözleşmesi ya da zinanın, eşcinselliğin, eşcinsel evliliğin, pornonun, çıplaklığın, uyuşturucunun, boğa güreşinin, 14 yaşında çocuklarla seksin ve evliliğin serbest olduğu Avrupa birliği demek 'Bilimsellik ve ahlak' demek mi, çünkü Muhammed de, Atatürk de 'Önce bilim ve ahlak' demiş de? Yani İstanbul sözleşmesi'nin ya da Avrupa birliği'nin, kendisine ne hayrı olmuş da Türkiye'ye ve insanlığa olacak?
3- Demiş ki 'Bugün ülkemizin her bir köşesi işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik ve şiddet ile kaynarken'. Yani bakın hiç 'Ahlaka ve bilime aykırılıktan söz etmemiş, şikayet etmemiş oysa Muhammed de, Atatürk de 'Önce bilim ve ahlak' demiş.
4- Bu kadının, Atatürk'ü hiç anlamadığı belli çünkü bir de şöyle demiş: 'Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Aralık 1923'te İzmir'de yaptığı konuşmada ?Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur'. Yani, Atatürk'ün sözlerinden birini, işine geleni cımbızla almış ve kullanmış ancak Atatürk'ün, her sözünün başı, egemeni, üzerinde olan 'Önce bilim ve ahlak' sözünü hiç gündeme getirmemiş. Atatürk'ü öğreteyim: Atatürk 'Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir' dedi ancak bundan önce 'Önce bilim ve ahlak' dedi yani sanattan da, sanatçıdan da anlatmak istediği tür 'Bilim ve ahlak' içindeki insan türü. Atatürk 'Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur' demiştir ancak hem 'Önce bilim ve ahlak' dedi, hem de anlattığı yetişkin insan dişisi türü akıldışı-ahlakdışı modaya kapılıp ortalıkta bikini, mayo diye sütyen-külot, mini şort diye külotla gezen; orasına burasına pirsing takan, dövme yaptıran; bilimi ve ahlakı takmayan, ahlak-edeb tanımayan, nefse köle, cinsel utanması olmayan, yoz yetişkin insan dişisi türü değil.
5- Demiş ki 'Biz, bu sözün söylendiği tarihten 97 yıl sonra İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik saldırılarla mücadele ediyoruz. Kazanan mutlaka biz olacağız'. Kazanan asla siz de olmayacaksınız çünkü siz de 'Bilim ve ahlak' değilsiniz. Tüm siyasi partiler bürgün kapatılacak, yasaklanacak, siyaset insanlık suçu sayılacak, ve Türkiye'yi de, tüm dünyayı da Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' yönetecek.
6- Bir başka saçma söz daha; demiş ki 'Önümüzdeki dönemde Chp kadın örgütleri en önde yürüyecek; gelecek kadınların ellerinde yükselecek'. 'Kadın' denilen şeyin içinde fahişeler de var, eşcinseller de var, katiller de var, hırsızlar da var, pornocular da var, zinacılar da var, uyuşturucu satıcısıları da var, insanların Cehennem denilen yerde yakılmasından, işkence görmesinden yana olanlar da var çünkü bu işleri 'kadın' dediği kişiler de yapmakta oysa alimlikte, alimelikte, bilimsellikte ve ahlakta böyle şeyler yasaktır yani hem bunları savunan, serbest bırakan Avruupa birliği yandaşı olup hem de nasıl 'Doğru gelecek'ten ya da 'geleceğin yükselmesi'nden söz edilebilir, anlamak zor. Yani yine cinsiyetçilik, dişi cinsiyetçiliği, dişi ırkçılığı, bedencilik, mekaniklik, nicellik. Türkiye'yi de, tüm dünyayı da, tüm insanlığı da yükseltecek tek şey vardır; o da Muhammed'in de, Atatürk'ün dediği gibi 'Bilim ve ahlak'tır ancak. Gelecek cinsiyet üzerinde de, siyaset üzerinde de değil; Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' üzerinde yükselecektir.

Nereye bakılsa yetişkin insan dişisi bacağı, memesi, poposu; cinsel sunumu; ahlaka aykırılığı. Bu mu yani önderlik, liderlik, özgürlük, çağdaşlık, ilerilik? Bu mu yani Atatürkçü olmak, Muhammedçi olmak?

Batıya bakıp bakıp, Batı ne yapıyorsa yapmayı halt da, özgürlük de, hüner de, başarı da, yükseliş de sanmayın.

'Kadın' değil, 'İnsan' de. 'Kadın' değil, 'Bilim ve ahlak' de. Erkek ırkçılığından sonra bir de dişi ırkçılığı derdi çıkmasın insanlığın başına. Ne yani kadın oldunuz da alime mi oldunuz?

Ey Chp; Atatürk gibi, biraz da 'Ahlak' de, 'Ahlak'!


Necdet Gürçiftçi
Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge


İnternette yayınlandığı zaman: 13.8.20/11.52

13.04.2021 Puanı: 0 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

ALİ RIZA DEMİRCAN'DAN LAİKLİK ÜZERİNE SAÇMALI...

Ülkemizde saçmalayanlar kuşkusuz ki Atatürkçüler, demokrasiciler, laiklikçiler, solcular, dinsizler değil; bunların karşıtları da saçmalamaktalar. Bu nedenle ki Türkiye'nin tarihi saçmalıkların oluşan bileşkesi özelliğindedir.

Ali Rıza Demircan isimli, sözde ilahiyatçı demiş ki 'Laikliğe teslim olduk' yani laikliği özelde ahlaka aykırılık, genelde ise yanlış olarak tanımlamış yani açık ki laikliğe karşı.

Laikliğe karşıtlığı açık ki laikliğin sözcük anlamını belki biliyordur da, laikliğin nitel anlamını bilmemesinden kaynaklanmaktadır ki büyük olasılıkla da dini tanımlayan Din hadisileri'ni de bilmiyordur.

Yine anlatayım: Laiklik demek önce 'Bilim ve ahlak' demektir ki Muhammed de, Atatürk de 'Önce bilim(ilim) ve ahlak' dedi. Yani laikliği 'Devlet işleri ile din işlerinin ayrılığı' olarak tanımlamak, dülşünmek, açıklamak saçmalıktır. Neden saçmalıktır? Çünkü laiklik demek önce ahlak demektir çünkü laikliği tarihte, dünyada ilk kez isteyen insanlar ahlaklı, edebli insanlardılar yani ahlaka aykırı, ahlakı istemeyen, ahlaksızlığı savunan insanlar değillerdiler ki buna savım ki 'Koşullardan ya da durumdan kaynaklanan tanım' denilmelidir yani örnek ki Arab halkı demokrasi istiyorsa 'Ahlak istemiyorlar' denilemez çünkü ahlak zaten onların ilk koşulu, ilk varlığı yani var olan, ve olmaması düşünülemez şeyi yok saymak olmaz; dünyada laikliği ilk isteyenler de ahlaklı, dini inançlı kimselerdi; mafya ya da suç dünyası ya da ahlaksızlık dünyası insanları değil. Önce bunu anlamak gerekir yoksa hem cehalet hem .iftira durumu oluşur. Yani din de, dinli olmak da kolay değil; bu nedenle ki dini tanımlayan Din hadisileri 'Din bilimdir(ilimdir), ahlaktır, dürüstlüktür, adilliktir, tarafsızlıktır, medeniliktir, güvenilirliktir' der.

Laikliğin 'bilim' olmasına gelince. Bu durum zaten laikliğin 'açıklanan' amaçıdır yani istenilen 'devlet' yönetimi zaten bilime uygun, bilimci, bilimsel devlet türüdür ki zaten bu nedenle dini inançın devletten uzaklaştırılması istenmiştir çünkü dini inanç bilime aykırılık demektir; gelenek, töre demektir.

İnsanlık şunu öğrenmeli artık: Dini inanç demek din demek değildir, din demek dini inanç demek değildir; ve din demek ilahiyat demek değil, Din hadisileri demektir.

Yani dini de, ahlakı da, demokrasiyi de, laikliği de kötülemek ya cehalettir ya iftiradır çünkü savım ki ahlak da zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, felsefenin, bilimin, özgürlüğün, demokrasinin, laikliğin, insanlığın, evrenin en üst nitel aşamasıdır.


Necdet Gürçiftçi
Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge


İnternette yayınlandığı zaman: 13.8.20/11.56

 

 

14.04.2021 Puanı: 0 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

İBRAHİM KALIN VE 'KENDİ HİKAYEMİZİ YAZMAK...

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü; saz çalabilen ve türkü söyleyebilen İbrahim Kalın demiş ki 'Bize yüz elli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikayeleri anlatıldı. Artık kendi hikayemizi yazma zamanıdır'.

Benim 'Felsefe diye felsefe bilimi değil; felsefe tarihi, mazisi; Batılı felsefecilerin hayatlarını öğretiyorlar' sözümü okumuş ve bu açıdan böyle bir söz söylemişse doğru söylemiş derim.

Ancak Akp'nin bilime ve dini tanımlayan Din hadisileri'ne aykırı durumundan yani Atatürk'e de, Muhammed'e de aykırı durumundan çıkan sonuç ki 'Kendi hikayemiz' pek de hayrlı birşey değil durumunda.

Savım ki Türkiye'nin de, insanlığın da kime ait olurlarsa olsunlar hikayelere de, masallara da gereksinimi yok.

Savım ki Türkiye'nin de, tüm insanlığın da, tüm dünyanın da 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyen Muhammed'in de, 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyen Atatürk'ün de dediği gibi yalnızca 'Bilim ve ahlak' egemenliğine, sistemine, yönetimine gereksinimi var ki bunun da öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmekten çekinmemiş; öteki halkların vatanlarını işgal etmek üzerine ekonomi ve var oluş kurmuş Osmanlı hanedanlığı'cısı; 'Önce bilim ve ahlak' diyen Atatürk düşmanlığı içindeki; vatanın, milletin, devletin, kamunun fabrikalarını, şirketlerini madenlerini, kaynaklarını, servetini özelleştirme adı altında özel sektöre yani kapitalist sömürgenlere satan; zinaya, eşcinselliğe, eşcinsel evliliğe, ahlakdışı modaya, ahlakdışı turizıma(turizme) ve ahlakdışı Avrupa birliği'ne üyeliğe karşı çıkmayan; adı sık sık yolsuzluklarla, haksızlıklarla, usülsüzlüklerle, hukuksuzluklarla, yasaya aykırılıklarla, keyfiliklerle, israfla, adaletsizliklerle anılmakta olan Akp ile yapılamayacağı, olamayacağı da açık.

Akp ne ile hikaye yazacak? Öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmekten çekinmemiş; öteki halkların vatanlarını işgal etmek üzerine ekonomi ve var oluş kurmuş Osmanlı hanedanlığı ile mi; bu vatanı ve milleti faşist Avrupa işgalinden kurtarmış, ve Muhammed gibi 'Önce bilim ve ahlak' demiş Atatürk'e düşmanlık ile mi; dini tanımlayan Din hadisileri'ne aykırı tarikatlar ve cemaatler ile mi; zina, fuhuş, porno, eşcinsel evlilik, çıplaklık, esrar, ensestlik, her ahlaka aykırılığın serbest olduğu Abd ile 'Bop eş başkanlığı' ile mi; hertürlü ahlaksızlığın serbest olduğu Avrupa birliği ile mi; din diye, şeriat diye, Din hadisileri'ni uygulamak yerine vahşi idamların, linçlerin dünyası olan, dini tanımlayan Din hadisileri'ne aykırı, sözde İslam dünyası ile mi; vahşet ülkesi Rusya, vahşet ülkesi İran ve vahşet ülkesi Çin ile birlikte olup Avrasya masalı ile mi? Yol; Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak'a değilse yanlış yoldur, ve kötü yoldur da. Ne olmuş yanş Akp 'Kendi hikayemizi', 'Türkiye'nin hikayesi'ni yazmak için; düşünür(filozof), alim, alime, bilge; bilimsel ya da Din hadisileri'ci mi olmuş? 'Türkçe ile felsefe ve bilim olmaz; Türkçeyi terk edelim' diyen bir yoz siyasi parti nasıl olur da 'Türkiye'nin hikayesi'ni yazabilir? Türkiye'nin hikayesini Osmanlıca ya da Arabça ya da Farsça ya da Fıransızca/Fransızca ya da İngilizce mi yazacaksınız; bakın Akp yüzünden ortalık 'Hijyen, etik, aksiyon, aktivite, misyon, vizyon, plasman' gibi Batı sözcükleri doldu; aileler çocuklarına yabancı adlar koymaya başladılar; zina, eşcinsel evlilik serbest oldu; ülkede ahlaka aykırılığın bini bir para; bu mu 'Türkiye'nin hikayesi'ni yazmak?

Hikayeye değil; bilime ve ahlaka gereksinim var. Ve bunu yapabilecek hiçbir siyasi parti de yok Türkiye'de de, öteki ülkelerde de çünkü zaten siyaset cehalet ve nefs demektir; nefs de hem en büyük cehalettir, hem de kötülüklerin hem nedeni hem de amaçıdır.

Hikayeyi herkes yazar; önemli olan da, çözüm olan da Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' yazmak.

'Hikaye' değil; 'Bilim ve ahlak' de.


Necdet Gürçiftçi
Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge


İnternette yayınlandığı zaman: 13.8.20/11.59

15.04.2021 Puanı: 0 Felsefe

Previous Next
  1. 1
  2. 2
  3. 3
  4. 4
  5. 5
Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

MASKE: BURUNU KAPATMAK SENİ AĞIZI KAPATMAK BAŞKALARINI KORUR...

11.04.2021 Sağlık

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

MİLLİ PİYANGO'NUN ADI DEĞİŞTİRİLSİN SAVIM

10.04.2021 Felsefe

Yazarport - Psikoloji Eğitimleri
Psikoloji Eğitimleri

Psikoloji Eğitimleri - Psikolog Marketi

09.04.2021 Eğitim

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

TÜM SİYASİ PARTİLER EVLERİNE DÖNSÜNLER SAVIM

09.04.2021 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

HATALI BASILMIŞ PARALARA DEVLET EL KOYMALI SAVIM

08.04.2021 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

TRUMP YA DA AMERİKAN EĞİTİMİNİN AHLAKA AKIL-RUH SAĞLIĞINA VE...

07.04.2021 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

DENİZ BAYKAL'A NEDEN KOMPLO DÜZENLENDİ KURAMIM

06.04.2021 Felsefe

Yazarport - Emir'lerin En Vefa'lısı
Emir'lerin En Vefa'lısı

Dostluk..

05.04.2021 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

BÖYLE SÖYLEDİ TÜRK BİLGESİ- 28 (ŞİİR)

05.04.2021 Şiir

Yazarport - Murat Şah
Murat Şah

Hiçbir Sartre!

04.04.2021 Şiir

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

MASKE DEĞİL DEZENFEKTAN ÖNEMLİ KURAMIM

04.04.2021 Sağlık

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

DİNLİYİM DEME KENDİNE (ŞİİR)

03.04.2021 Şiir

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

PAYİTAHT DEĞİL PAYİDİN OLMALI (ŞİİR)

02.04.2021 Şiir

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ÖNCE AVRUPA'DAKİ ÇOCUK SEKSİNİ VE B...

01.04.2021 Felsefe

Yazarport - Şevket Gölük
Şevket Gölük

ÜLKEMİZDE KADIN İŞÇİLER

31.03.2021 Yaşam

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

KORONA APTALLIK HASTALIĞINDAN APTALLIKTA ISRAR HASTALIĞINA D...

31.03.2021 Sağlık

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

FIRTINALAR (ŞİİR)

30.03.2021 Şiir

Yazarport - Murat Şah
Murat Şah

Deli'ce Şiirler-Bedelsiz Soru?

29.03.2021 Şiir

Yazarport - Yüksel Yılmaz
Yüksel Yılmaz

KUL ÇIKARSA ARADAN, KALIR SANA YARADAN

29.03.2021 Genel

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

SAMANYOLU ŞARKISINDAKİ TUTARSIZLIK SAVIM

29.03.2021 Felsefe

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

VATAN VATAN DİYORLAR (ŞİİR)

28.03.2021 Şiir

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

BİLİMSİZ VE AHLAKSIZ (ŞİİR)

27.03.2021 Şiir

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

İNSANLIK NÜKLEER SAVAŞI ÖNLEMEK DÜNYAYI VE KENDİNİ KORUMAK İ...

26.03.2021 Felsefe

Yazarport - Müzik Emekçileri Haberleri
Müzik Emekçileri Haberleri

Lebalep Corona

25.03.2021 Kültür / Sanat

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

KORONAYA YAKALANMIŞ SAĞLIKÇILARA SORUŞTURMA AÇILMASI DURUMU...

25.03.2021 Sağlık

Yazarport - Şevket Gölük
Şevket Gölük

AZERBAYCAN ve DAĞLIK KARABAĞ

24.03.2021 Politika

Yazarport - Müzik Emekçileri Haberleri
Müzik Emekçileri Haberleri

Müzik Artık Susmaması Gerekir

24.03.2021 Kültür / Sanat

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

SİYASET VE ÖZEL SEKTÖR YA AHLAKSIZLIK İSTİYOR YA DİKTATÖRLÜK...

24.03.2021 Şiir

Yazarport - Murat Şah
Murat Şah

KADIN(2)

23.03.2021 Genel

Yazarport - Bir Türk Bilgesi
Bir Türk Bilgesi

BÖYLE SÖYLEDİ TÜRK BİLGESİ- 11 (ŞİİR)

23.03.2021 Şiir

Previous
  1. 1
  2. 2
  3. 3
  4. 4
  5. 5
Next
Son Yorumlanan Yazılar
Anıl Yücel Şarap Kadehi ve Tarihi
MURAT AYVAZ İNSAN; KELİMELERLE DÜŞÜNÜR
MÜBERRA AHSEN ÖZGÖKÇE Akif'in Sesi, Milletin Marşı, Asrın Coşkulu Hikayesi
Suzan Baykara Putperestler ve Ataperestler
Taner Sezgin GÖKKUŞAĞI
Şevket Gölük BEKÇİLİK SİSTEMİ YENİDEN, NEDEN!
Gülçin Güloğlu İyi Düşün İyi Olsun
Sevgi Erol Muhasebe bürosuna eleman aranıyor
İsmail KALAL (Bozokbeyi) Milli Yol
Yüksel Yılmaz BEŞ VAKİT NAMAZIN İSPATI BAHSİ (1)

Yazarport

Bağımsız yazar ve şair portalı

Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Kategoriler
  • Kurallar
  • İletişim
Yazarport
Copyright © 2015 - 2021 yazarport.com | her hakkı saklıdır
Sürüm: 1.01
Bu site Atesoft Web Tasarım - Kurumsal Yazılım tarafından geliştirilmiştir.

Bunu biliyor muydunuz?

Geçmişte yazdığınız yazıları 2 ay boyunca yeniden düzenleyebilirsiniz.
Yazılarınızda, şiirlerinizde hatalı olduğunu düşündüğünüz kısımları düzeltebilirsiniz.

Yazar sayfasında tüm yazılarınızın listelendiği sekmede yazılarınızın yanında bulunan "SEÇ" tuşunu tıklayarak yazılarınızı düzenlemeye başlıyabilirsiniz.